Hakan Şükür'ün derisini mi yüzmeli, kurşuna mı dizmeli? "O nasıl vahşet öyle?" diyeceksiniz. Evet, doğru ama bu futbolcuya bir teklifinden dolayı öfkesi kabaranları ancak böyle bir son teselli edebilir. Ünlü futbolcunun suçu ne? Daha ne olsun? Teklifiyle rejimi tehlikeye atmış, laikliğe zarar vermiş ve daha nelere ve nelere yol açmış. Bunu sütun sahibi bazı aklı evveller iddia edebilmekte, manşetler atılmakta. Bilindiği üzere bu Pazar günü GS ile FB arasında bir derbi/hemşehrilik maçı var. Karşılaşmaların zaman zaman nasıl bir felakete dönüştüğü herkesçe bilinmekte. Renk aşkına, takım sevdasına kasap bıçakları, döner bıçakları, saldırmalarla maça gidilmekte. Çok kere de maçı kaybeden diğer tarafa saldırıyor. Henüz bazukalar, ağır namlulu silahlar devreye girmedi. Galatasaraylı tecrübeli futbolcu bütün bunları bildiğinden kalblere hitap etmiş. Müsabaka, Kutlu Doğum Haftasında. Hakan Şükür de bunu vesile ederek "Kutlu Doğum Haftasına yakışır bir maç olsun" dedikten sonra bir de teklifte bulunmuş "herkes bir gülle gelsin". İşte suç bu. Bu söz ve tekliften dolayı mezkur futbolcuya saldırılmakta. Böyle bir söz ve teklifte ne mahzur var? Bununla rejim neden tehlikeye girsin, insanlar niçin birbirine düşsün, laiklik niye yara alsın? Bunları diyenler bir de çekinmeden "Peygamberimiz" diye yazmaktalar. Şayet, Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- inanıyorsanız bu öfkeyi ne ile izah edersiniz? Bir futbolcu, ülke huzuru adına Kâinatın Efendisinin anıldığı günün anlamını hatırlatarak peşinen densiz davranışları önlemeye çalışmış. Böyle bir tavsiyeden dolayı neden hınç duyulur? Üstelik Hakan Şükür'ün fikir özgürlüğü yok mu? Dünyada böyle hadiseler oluyor mu? Ama işte bizde oluyor. Futbolcu mu? Sanatçı mı? Entellektüel mi? Onlar... Allah demeyecek. Peygamberi hatırlatmayacak. Alnı asla secdeye gelmeyecek. Böyle ise ilerici. Değilse mürteci. Bu nasıl yobazlıktır böyle? İnsan ki inanmak zorundadır. Hiçbir şeye inanmayan dahi bir şeye inanmaktadır. Bunlar hangi fabrikanın defolu imalatı? Nerede okumuşlar, hangi semtte oturmaktalar? Hiç mi şu milletle ortak iman, fikir, hedef ve gayeleri olmaz? İcap ettiğinde "biz de Müslümanız" diye lafa başlar "fakat" diye devam ederler. Halbuki imanın pazarlığı olmaz. Onun için o rezil "fakat"ın orada yeri olamaz. Tanzimat'tan bu yana gelen bu sözde aydın tipi hiç bitmedi. Yolları tıkayan o, memleketi aşağı çeken de o. Kalıpları yerli, ruhları yabancı. Turistler bile bu topraklara bu sözde aydınlardan daha sıcak. Bu adamların cehalet sahibi olmak için kursa gittiğine dair şüpheye düşmemek mümkün değil.