16 bin Suriyeli Türkiye tarafına kaçtı, hicret artarak devam etmekte. Yeni bölgelerde yeni ikametgâhlar kurmaktayız. Hafta sonunda bazı generallerimiz, hududun Suriye tarafına geçerek Türkiye-Suriye arasında tampon bölge kurulması için keşif yaptılar. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, bir kere daha 'Suriye'ye dışarıdan müdahaleye karşıyız!' dedi. Kahire'yi ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise şunu söyledi 'Türkiye ve Mısır, Suriye'ye seyirci kalmamalı!' Suriye istiklal kuvvetleri, ilk defa olarak Şam'da zulmün merkezi konumundaki el Muhaberat binası başta olmak üzere bazı resmî makamları vurdular. İlk başta Esad'a destek olmakta hayli hevesli Pekin ve Moskova pasif duruma geçtiler. Pekin âdeta ben yokum dedi. Güven tazeleyen Vladimir Putin, önümüzdeki günlerde netleşir. Ancak, sonuçta Güvenlik Konseyi'ndeki tavırları samimiyetleri için ölçü olacaktır. İran'a gelince, o, bir bakıma kendi iç çekişmesine daldı. Ahmedi Necat, ayetullah kurumu karşısında harcanıyor. Beri tarafta Afganistan'da bir helikopterin düşmesiyle oniki askerimizi şehit verdik. Bu acı üzerine Türkiye ana muhalefeti, 'Afganistan'da ne işimiz var?' diye okunan ufuksuz bir demeç verdi. Bölgede yalnız kalan İsrail, güç gösterisi için İran'a saldırı tehditleri yollamakta. İran 'İsrail bunu yaparsa bir hafta içinde yok olur!' diye karşılık veriyor. Şu var ki bu noktada bir başka ilginç tavır daha sergilendi. Ahmet Davutoğlu 'İsrail, İran'a saldırısa karşısında Türkiye'yi bulur!' diyor. Bu tarafta bunlar yaşanırken, deryanın öbür yanında ABD'de seçim hazırlıkları alabildiğine devam etmekte. Cumhuriyetçi Parti, Barack Obama'ya karşı başkan namzetini çıkartma yarışında. Hemen yanıbaşımızda ise iki mühim hadise daha var. Biri Fransa seçimleri, diğeri Yunanistan'ın müflis hali. Bir süre sonra Yunanistan'dan gelen açlar için de Edirne ovasında çadır kurabiliriz. Bütün bunlar olurken bazı eski ve yeni dâvâların sis bombası gibi bütün gündemi karartması doğru olabilir mi? Asla kimse haksızlığa uğramasın, kimsenin kanı yerde kalmasın, çok mecbur olmadıkça tutuklama olmasın. Doğru ama zaten yargı işlemekte. İktidarlar, adliyeye talimat verme yetkisine haiz değil ki! Dikkatler başka tarafa çekilir de şu hassas tabloda bir hata işlenirse ummadığımız zamanda ummadığımız neticeler doğabilir. Suriye tarafına geçip tampon bölge tanzim ediyoruz. Herhalde yarın oraya dozerler ve askerî araçlar da girer. Bu fiili müdahale değil midir? Şam'da artık işgalci duruma gelen gâsıp iktidar bunları seyreder mi? Bu müdahale üzerine sıcak bir çatışma çıkmaz mı?