Şiir ikliminde kuraklaşma

A -
A +

Şiir kitaplarının satmadığını biliyor musunuz? Şiir kitabını yayınevleri basmıyor, basılsa da dağıtım şirketleri kabul etmiyor. Çünkü satın alanı, okuyanı yok. Bu yüzden sanki "ölü şairler ülkesi"yiz. Yaşayan şairlerimiz, bir elin birkaç parmağı kadar. Ölü şairlerimiz de zaten şiirden para kazanmadılar. Çoğu yokluk, yoksulluk içinde ölüp gitti. Bu konuda divan şairleri daha şanslı. Sultanlar, şairleri himaye etmiş, onlara da insanca yaşamışlar. Şiiri, sanatı edebiyatı modern zamanlarda sahipsiz bırakmışız. Sahipsiz kalınca da birkaç inatçı karakter dışında iyi örnekler çıkmadı. Onlar da her şeye rağmen direndiler. Bazıları bekâr kaldı ev-bark göremedi, bazıları, çoluk çocuğuyla kiralarda süründü. Marifet iltifata tabidir, iltifatsız meta zayidir. Bu meşhur sözdeki marifet "eser vermek" demek. Sultanların yaptıkları, bir gelenek olarak cumhurbaşkanları, başbakanlarla devam edemedi. Belki bankalar devam ettirebilirdi. Onlar da yapmadılar. Kitabı bile para kazanma vasıtası olarak gördüler, bankalar, kaliteli ve ucuz kitap basarak kültüre hizmet edeceklerine, en zor şartlarda çalışan yayınevleri gibi davrandılar. Her eserin yazılma, basılma dağıtıla, müşteri bulma derdi var. Fakat şiir kitabının derdi çok daha fazla. İltifat görmeyince şiir gelişmiyor. O zaman ne olmakta? O zaman toplum kekemeleşmekte... Eskiden insanlar, konuşmalarını beyitler, kıt'alar, kıssalar, menkıbeler, ayet ve hadislerle zenginleştirirlerdi. Bir beyitle bir koca kitaplık duygu ve düşünceyi muhatabınızla paylaşırdınız, sohbet lezzetlenir, hayat güzelleşirdi. Şair, şiirle kelimelere hükmeden insandır. En zor yazı ürünü şiirdir. Şiirin divan, hece, serbest olması mühim değil. Mühim olan şiir olması. Şiir zor olduğu için tercüme edilemez. Bir başka dile çevrilen artık yeni bir şiirdir. Eğer yeni bir şiir olmazsa bir şeye benzemez. Her şeye rağmen Mesneviyi Şerif bile tercüme edilememiştir. Ortadaki Mevlâna sevgisi rivayete dayalıdır. Şiir bir iklimdi, uzaklarda kaldı. Şimdi o iklimi nasıl yakınlaştırabiliriz. Biraz bunu düşünmeli. Bir kitabın kapağına "şiirler" yazmakla, "roman" yazmakla o kitap, ne şiir kitabı oluyor, ne roman. Her san'at usta çırak münasebetiyle gelişir. Soylu bir şair, hakiki bir romancı, güçlü bir düşünür kendinden sonraki zamanları etkiler. Erken dönem ve orta dönem cumhuriyeti Osmanlı kültürü etkiledi. Şimdi küresel çağdayız. Bundan sonrasını kim, neyle nüfuzuna alacak, yoğuracak, şekillendirecek. Teknoloji vasıtadır şekil, kalıp ve çerçevedir. O çerçeve ne ile dolacak? Bir zaman sonra bir de bakacağız ki şairlerimiz yok. Şairleri ölmüş. Şiiri yok olmuş bir ülke. Ölü şairler memleketi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.