İş başındaki cumhurbaşkanının daha iki sene gibi bir müddeti varken gündeme cumhurbaşkanlığı tartışması taşındı. Bu tartışma, yersiz, lüzumsuz ve zamansızdır. İki teklif mayalandırılmak isteniyor: "Türkiye'de 5 yıllık dönem hiçbir zaman tamamlanmamıştır. Bu defa da öyle olacak, TBMM normal süresi dolmadan 2006'da erken seçime gidecek, yeni cumhurbaşkanını da yeni meclis seçecektir". Bu bir beyin yıkama, usuldan usula kamuoyu oluşturma gayretidir. TBMM'nin 5 yılı ikmal edememesi daha ziyade zayıf hükümetlerle koalisyon dönemlerine mahsustur. Bugünse kesin ekseriyete sahip bir iktidar mevcut. Görünen o ki AK Parti iktidarı 5 tane 365 gün 6 saati doldurduktan sonra sandığa gidecektir. Bu birinci iddia meclis dışı bir tez canlılıktır. İkincisi ise muhalefetten. Ana muhalefet partisi lideri, "önce erken seçim yapılsın, daha sonra yeni meclis cumhurbaşkanını seçsin" diyor ve ekliyor "eğer bu meclis eşi örtülü başbakanı Çankaya'ya gönderirse devlete türban giydirilmiş olur". Evvela birinci kısım; Neden erken seçim yapılsın, neden bu meclis cumhurbaşkanı seçemesin? Bugünkü meclis, faraza Tayyip Erdoğan'ı değil de eski bir CHP'liyi mesela Kemal Derviş'i cumhurbaşkanı tensip etse o seçim gayrı meşru mu olur? Erken seçim istemek, memlekete ne kadar iyiliktir? İkinci kısma gelince: Deniz Baykal, bir itirazı eksik yapmış, başbakan Tayyip Erdoğan'ın sadece hanımı değil, kızları da örtülü, muhtemelen hanım akrabaları da örtülü. Ona oy veren bir kısım seçmenler de örtülü. "Eşi örtülü olan cumhurbaşkanı seçilemez" diye yasaklayıcı madde nerde yazıyor? Böyle bir kayıt yok. O halde? "Eşi örtülü biri Çankaya'ya gönderilirse devlete türban giydirilmiş olur!" iddiası bayat bir polemikten başka bir şey değildir ki böylesi münakaşa üslupları 30 yıl öncelerde kaldı. Böyle bir iddianın cevabını ilköğretim çocukları bile hemen verir. İlk reisicumhur Kemal Atatürk'ün eşi Fikriye Hanım da türbanlı olmakla devrin meclisi devlete türban mı giydirmişti? Bazıları da "evet, men eden bir kanun maddesi yok ama devletin gelenekleri engel" demekteler. Bu da tıpkı kamusal alan uydurması gibi yalnızca laf cambazlığıdır. Bunların tamamı mesnetsiz iddialar. Onun için böyle hallerde sükût en iyi cevaptır. Ne başbakan, ne AK Partililer tahriklere kapılıp cevap vermemeli. Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasında henüz bir fikrin billurlaştığını sanmıyoruz. Bir tarafta her insanın varabileceği son dünya makamı olan öyle bir yer, bir tarafta Turgut Özal örneği, bir tarafta ülke gerçekleri. Bunları düşünen başbakan, meseleyi zamana bırakmış olduğu belli. Belli olan bir diğer vakıa ise üzerinde konuşmak için vaktin erken olduğu. Doğmamışa don biçilmekte. Kesin olarak kabul edilmesi gereken şu. Kim olursa olsun, cumhurbaşkanını elbette bu meclis seçmeli. Bugünkü TBMM Türk milletinin eseri değil mi? Bu meclis niçin cumhurbaşkanı seçemesin? Erken seçim veya 5 yılı doldurmamak para, zaman, huzur ve istikrar kaybı. Şimdiden cumhurbaşkanlığı seçimini tartışmaksa abesle iştigaldir.