3 milyon civarında seyirci toplayan filmler de görmeye başladık. Türk sinemasının kaydettiği merhale sevindiricidir. Bu günlerin işareti 10-15 yıl evvelinde reklam filmleriyle ortaya çıkmıştı. Benzer işaretler bugün tv dizilerinde de tekrarlanmaya başladı. Dizilerde 2-3 yıldır köklere dönüş gayreti sezilmekte. Bu yerlileşmeyle önemli sıçramalar yapılabileceğini şimdiden tahmin edebiliriz. Bunlar, sinema ve tv endüstrimiz adına iyi gelişmeler. Ancak sorgulanması gereken taraflar da var. Bir film, 3 milyon civarında seyirci topluyorsa onun elde ettiği ciro nedir? Çarkın dönmesi için muhakkak ki hatırı sayılır kâr etmeleri lazım. Fakat sinema bir sanat faaliyetidir. İmkânı dar insanı sanattan mahrum edemezsiniz. Bir film bileti 10 milyon civarında. Büyük şehirlerde sinemaya gidilmesi-gelinmesi, bileti, eğlenceliği, içeceği derken aşağı-yukarı 25 milyon gitmekte. 25 milyon çok para mı? Olan için değil. Gençler için çok. Burs veya harçlıklarının hatırı sayılır bir kısmı. Öyleyse film yapımcıları şöyle de düşünebilirler -bu aynı zamanda ticari bir mantıktır- "bu fiyat politikasıyla bu kadar seyirci çekildiğine göre fiyat düşürülünce ne olur?" Kat kat artar. Maç biletine gelince... Sinema biletinden kat kat fazla. Ciro fevkalade yüksek ama "bağış" diyerek kanuna karşı hile yapılmakta. Güya bileti alan seyirci bir kulübe para bağışlamaktaymış... 90 dakikalık bir film için 25 milyon. 90 dakikalık bir maç için onun 1 veya 10 misli... Biraz da kitap biletini konuşalım. Kitap bileti ne demek? Hayır, kitap bileti yok, kitabın fiyatı var. Sinemaya 25 milyon, maça 50-100 milyon verilirken bunların yanında sembolik etiketler taşıyan kitaplar ne yazık ki pahalı bulunmakta. Bu kanaat yanlıştır. Kitap, emek yoğun ve maliyet yüksek bir emtiadır. Ömrü -iyi korundukça- dünyayla kaimdir. Dış piyasalarla karşılaştırıldığında bizde kitap fiyatları çok çok düşük. Fuar mevsimine girdik. Bir fuar da bir stad kadar müşteri çekebilmeli. Sinemaları dolu, ekran önleri dolu, stadları dolu, kitapevleri, kütüphaneleri, fuarları boş bir ülke mongol görünüştedir. Olur olmaz faturada şu veya bu payı diye bir uygulama sürüp gitmekte. Peki -mesela- maç biletinden yüzde 2-3 gibi bir kısım kütüphanelere ayrılamaz mı? Maddî imkânlarla desteklenen kütüphaneler birer kültür merkezi haline gelebilirler. Kalkınma kitaptan geçer.