Şu ân Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'dur. Sayın Davutoğlu'nun hariciyemizin başında olması ülkemiz adına bir şanstır. Müktesebatı/bilgi birikimi tam, temsil kabiliyeti fevkalade, muhatabı üzerinde şâyânı itimattır. Tanzimat'tan/1839'dan bu yana gelmiş geçmiş 5 en iyi nazır/bakanımızdan biri. Diğeri şehit Fatin Rüşdü Zorlu'dur. Bir akademisyen. Peki, aynı zamanda bir politikacı mı? Hayır. Akademisyen ve devlet adamı. AK Parti iktidarının dış politikada baş mimarı. Prof. Dr. Davutoğlu'nun STRATEJİK DERİNLİK ismindeki kitabını bu meselelere kafa yoran herkesin okumasında fayda vardır. Şu da ayrı bir gerçek. Eli kalem tutan, eser veren birinin bırakınız bakan olmasını, meclise girmesi bile enderdir. Dışişleri bakanımız, salı günü TBMM'de TSK'ya gerektiğinde sınır ötesi müdahale salahiyeti veren tezkerenin kabulüne dair konuştu. Konuşma terör, komşularımız ve komşular arası iş birliğine dair az, öz ve vecizdi. Problemi, askerî, tarihî, insani ve bölgesel vazgeçilmezlikler perspektifinde ele aldı: -Irak'ın iç huzur ve istikrarı Türkiye'nin iç huzur ve istikrarına eşittir. -Irak ve Suriye'de barış yoksa, bölgemizde barışı sağlamak şansımız yoktur. -Irak'la her alanda sınır tanımayan bir iş birliği geliştirmiş bulunuyoruz. -Askerî harekât, tek başına çözüm değildir. Nihai hedefimiz harekâta ihtiyaç duyulmayan zamanlardır. -Örgütün gayesi, Türklerle Kürtleri çatıştırmaktır. Ahmet Davutoğlu, iki de haber veriyor. Başbakan, Bağdat'a gidecekmiş. Bu birinci haber. Diğeri de kendisinin önümüzdeki hafta, 11 bakanla birlikte Halep'i ziyaret edeceği. Sabah, Halep'te toplanacaklar. Öğleden sonraki oturum ise Gaziantep'te icra edilecek. Ayıntab'ın 1920'den evvel Haleb'in sancağı olduğunu hatırlatmak isteriz. "Tayyip'ten köy muhtarı bile olmaz!" diye manşet atan dünün amiral, bugünün eski yazarının iddiasıyla refakatçi gemisi, Davutoğlu, baş danışman olarak 3-5 yıl evvelinde bugünlerin stratejilerini çizerken bu defa da onu linç etmeye kalkışmıştı. İsrail'le eş zamanlı olarak tarih sahnesine çıkanlar, sadakatlerini ifa edeceklerdi. Zaman doku uyuşmazlığında olanları hep mahcup etti. Ahmet Davutoğlu, 29 Mart '09 Mahalli Seçimlerini müteakiben meclis dışından bakan yapıldığında Amsterdam'da idik. Haberi aldığımızda memnun olduk. Zira gittiğimiz yerlerde millet vardı fakat devlet yoktu. Son yüz yılda millet ve devlet atbaşı bir yere girememişti. Davutoğlu'nun tensibi üzerine muhalefet, AK Parti grubunu kastederek "içlerinde dışişleri bakanı yapılacak bir kişi yok mu?" Demişti. Bu itiraza parti içinden de destek gelmişti. Bunu diyenler acaba şimdi ne düşünüyorlar. Hiç merak etmeyiniz aynı kafadadırlar. Basireti bağlı olanların gözlerini beşer kuvveti açamaz. Davutoğlu'nun konuşmasında telaffuz ettiği "sınır tanımayan iş birliği" cümlesi, siyasî edebiyata salı günü itibariyle girmiştir. Bir formül cümledir. Sınır tanımayan iş birliğini bütün komşularımızla yaşamamız lazım. Bu siyasetle PKK artık bölgede emperyalizmin aracı olmaktan başka bir şey değildir. Bunu bir avuç fanatik dışında Kürtler de görmektedir. Bundan böyle Kürdün temsilcisi eşkıya değil, Ankara'dır.