Hadise giderek zoraki ortaklığa dönüşmekte. Avusturya düpedüz kan dâvâsı güdüyor, Avusturya, Viyana kuşatmalarını unutmamış. Fransa olmadık kurnazlıklar yapıyor, kendilerinden uçak almamız dahi onları razı etmedi. Bu devlet Avrupa'da sarsılan prestijini korumak için İngiltere ve Almanya'ya karşı Türkiye üzerinden güdük politikalar peşinde. Bazı Avrupa Birliği kurumları hezeyan manzaraları sergilemekte. Avrupa Parlamentosu 10 ay içinde tanınmaz hallere bürünmeyi göze alabiliyor. Aynı mevzuda önce kabul sonra da red için eller havaya kalkıyor. Fert planında bazı birlik hükümet ve devlet adamları koyu Hırıstiyan taassubundalar. Şu son mantık dışı olayı ne ile izah edersiniz? Türkiye, Ermenilere soykırım yaptığını kabul etmeliymiş. Bu kabul ön şart sayılmalıymış... Ne karşılığı? AB'ye dahil olabilmemiz için... Zekânın böylesi akla ziyan. Rum tarafını tanımayı vs saymıyoruz. Avrupalılar bir türlü anlıyamıyorlar. Türkiye, 1352 senesinden beri Avrupa'da ve Avrupalı. 1960'dan beri ise Türkler Avrupa'nın her noktasında. Artık Avrupa'da seçimlerin kilit faktörü Türklerdir. Son Almanya seçimlerinde kendinden emin Angela Merkel'i merkepten düşmüşe döndüren sebep Türk oylarıdır. Avrupa'nın olmadığı müstakbel bir Avrupa emekliler kıtası olacaktır. Bu kadar üste gelinmez. İstemeyen mertçe "hayır" der. O kadar. İpe un sermenin anlamı yok. Ne var ki bunlar birer realite. Bazı Avrupalı sözde dostlar bir gün Rum, bir gün Kürt, bir gün Ermeni, bir gün Alevi kartı ile karşımıza çıkmaktalar. Kavrayamadıkları bir başka keyfiyet de bu saydıklarımızın ötekilerle beraber bu ülkenin insan unsurunu teşkil ettiğidir. Peki böylesine zoraki ortaklık ne kadar ömürlü olur? Orası belli değil. Zaten Türkiye'nin AB'ye girmesi bir dönüm noktası olacaktır. Ya Türkiye girecek veya AB parçalanabilir. Veya Türkiye girdikten sonra da niza çıkabilir. Tabii bunlar geleceğe dair tahminler. Hiç biri olmayabilir de. Her halükârda yolumuza devam edeceğiz. Türkiye, AB'ye girse de girmese de kazançlı çıkan biz olacağız. Şu da bir hakikat, 3 Ekim öncesi koparabildikleri kadar taviz koparma peşindeler. Müzakereler daha başlamadan en üst perdeden gürültü çıkmaya başladı. O gürültü daha da şiddetlenebilir. Masadan kalkıp oturmalar bile görebiliriz. Bu sebeple Baş Müzakereci Ali Babacan'ın çok kavi bir ekibinin olması gerekir. Müktesebatı zengin, lisanı güzel, sinirleri sağlam bir kadro gerekiyor. Ali Babacan isabetli bir seçimdir. Kendisini seçenler risabet kaydettiler. Şimdi sıra tarihi bir hizmet yapacak olan Ali Babacan da.