Siyaset meslek değildir

A -
A +

Nihayet adaylar belli oldu. Hayırlı olsun. İnşallah isabetli seçimler yapılmış, her devrin adamları, adam satanları, ikiyüzlüler, siyaseti münhasıran çıkarı için yapanlar ve benzeri bozukluktakiler aralardan sızmamışlardır. Partiler de şirketler gibidir. Büyümesi bir çiledir, zirvede kalması başka çile. Merkeze gelmek başka zorluk, merkezde büyüklüğü muhafaza etmek başka çetinlik. Kitle partisi olmak ayrı müşkilat, bu safhayı aştıktan sonra birliğini muhafaza etmek bir başka yük. Bugün, yarın ve 50 sene sonra hiçbir kitle partisi, Adalet Partisi'nin 1969'daki bölünme faciasını akıldan çıkartmamalı. Türkiye yüzde 6.5 kalkınma hızını yakalamış giderken iktidar partisi bölündü. O bölündükten sonra anarşi azdı, iki sene sonra askerî muhtıra verildi, koalisyon dönemi başladı ve istikrar ancak 15 sene sonra yakalanabildi. Türkiye partilerini tahlil ettiğimizde manzara şudur: Muhafazakâr kitle partisi, AK Parti. Mezhep ağırlıklı rejim partisi, CHP. Türk partisi, MHP. Kürt partisi, BDP. Partiler küçüldükçe ideoloji ön plana çıkar. İdeoloji partilerine oy verenler, seçmenden çok taraftardır, hatta fanatik taraftardır. Kitle partilerinde vatandaş, ona buna değil, lidere oy verir. Bu anlamda ideoloji partilerinin nesilden nesle devam etme şansı kitle partilerinden fazladır. Kitle partilerinde lider giderse tavan çökebilir. Bu sebeple AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan bir dönem sonra ayrılacağım niyetini dikkatlice analiz etmesi gerekir. DP Menderes'in, AP Demirel'in, ANAP Özal'ın, DYP Çiller'in partisiydi. Şu veya bu sebeple onlar gidince partileri bitti. MHP Türkeş'ten sonra da devam etti, eder. BDP de şu kadar-bu kadar devam eder. CHP mezheb tabanına oturduğu için yine az çok devam eder. Bu seçimler için tartışılan kim kazanacak? Sorusu değil. AK Parti'nin kazanacağında büyük kitle fikir birliği halinde. Tartışılan iktidar partisinin ne kadar oy alacağıdır. Tavan yapmış bir parti, bir bakıma kendi kendisiyle yarışıyor. Aday adayı rağbeti diğerlerinden çok oldu. Tehlike de orada. Prensipler, gevşetilirse partilerin kimyası bozulur. Onun için fevkalade isabetle aday seçmek gerekiyordu. Tayyip Erdoğan'ın adam tanımaktaki maharetini hep söylemişizdir. Şu var ki varılan noktada bunun da bir riski var. O da şu, böyle dönemlerde yeni iyileri seçince ne yazık ki eski iyilerden küskünler çıkıyor. Sonrasında gelsin dedikodu, gelsin yıpranmalar. Halbuki kabul edilmeli ki genel başkanlarıyla var oldular. Şimdi kendilerine sen artık bakan olmayacaksın, sen bundan böyle milletvekili değilsin, partinin şu işlerine bakacaksın denirse vefa ve temiz süt emmiş olma adına buna riayet edilmelidir. Problem, parti değil Türkiye'nin istikbalidir. Vücuda bir fitne virüsü girdi mi, azabilir. Sonrası partinin değil, Türkiye'nin felaketi olur. Siyaset meslek değil, vazifedir. Vazifeniz bitti, teşekkür ederiz deniyorsa yakışanı insanca vedalaşmak ve nankörlük, isyan ve inkârdan uzak durmaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.