Siyasetçiyi çok kolay harcayan bir milletiz. Darbeler oldu, partiler kapatıldı, siyasetçiler asıldı veya yasaklandı. Siyasetçi demokratik hayatın olmazsa olmazıdır. Partilere kişilik kazandıran en nihayetinde insandır. Bir ülkenin devlet hayatındaki kalite siyasetçisinin kalitesiyle doğru orantılıdır. Devleti hükümet, hükümetleri siyasetçiler yönetir. Şu gün siyaset sahnesinde yanlışlıklar varsa bunun temel sebebi siyaset ekininin sık sık tırpan yemesidir. 1.5 asırdır, padişahından başbakanına, bakanından il başkanına kadar siyasetçilerimiz, suikaste uğradı, asıldı, yasaklandı vs. Aynı şekilde fikir dünyamız da siyaset hayatımıza paralel seyir takip etti. Çünkü aynı 3. dünya söz konusuydu. Yazarlar vuruldu, hapislere atıldı, yurt dışlarına kaçmak zorunda kaldı Nazım Hikmet, dışarı gitti, Necip Fazıl, mahkum olarak öldü. İttihat Terakkiden günümüze kadar bu uzun bir yolculuktur. Kemal Tahir, Ahmet Arvasi gibi birçok isimler mevcut. Eski TCK'da 141, 142 ve 163 yazar hürriyetleri için tehdit unsuruydu, ortalığı kasıp kavuruyordu. Şimdilerde 301 mevzubahis. 301. Madde halen tartışılmakta. AB kaldırılması için ısrarlı. Ceza mevzuatımızda çürük bir diş gibi. Zikrettiğimiz bu maddeden dolayı bizim de kapımız çalındı. 6 aydan 2 yıla mahkumiyetimiz isteniyor. Davanın tartışma yeri burası değil, esasa girmeyecek, müdafaamızı çok esaslı ve etraflı bir şekilde mahkemede yapacağız. Burada meselenin fikri cephesi ve düşünce hürriyetine dair olan kısmına temas etmekteyiz. Bunlar da kanun yapan ve kanunun özüyle alakalı. 26 Mayıs tarihli yazımızdan dolayı Yargıtay ihbarda bulunmuş. Bu kurumu "aşağıladığımız" iddia edilmekte. Kurumlarla orada vazife yapanların icraatlarını karıştırmamak lazım. Aşağılamak her şeyden evvel bizim üslubumuz değil. 32 yıllık yazı hayatımızın hiçbir ürününde bunu bulmak mümkün değildir. Şahsiyet yapmamak ve yüze karşı diyemeyeceğimizi sütun, ekran, mikrofon ve kitaba taşımamak vazgeçilmez prensibimizdir. Şikâyet edilen makalemiz, bildiri yayınlayan Yargıtay, yargı ve o günkü gündeme dair derinlemesine bir tahlildir. Siyasete bulaşmamaları, Yargıtay'da bekleyen dosyaların eritilmesine ağırlık verilmesini, temyizdeki dosya sayısının kamuoyunun öğrenmesi için meclis araştırılması yapılmasını tavsiye etmekteyiz. Hukukçu olmak hasebiyle mahkemeler, yargı ve hakimler hakkında en fazla yazan kalem sahibiyiz. Bu memleketin 200 yıllık derdi kahtı ricaldir, yetişmiş insan kıtlığı. Bu kıtlık siyasette, medyada, fikir hayatında, edebiyatta, hatta iş hayatında da devam ediyor. 2.5 milyon genç işsiz, şirketler vasıflı eleman sıkıntısı yaşıyor. Dertlerimizden biri şüphe, birbirimize inanmamak. Önce sürmek, önce mahkum etmek, önce asmak sonra kadrini bilmek. Çare şudur, karşımızdakinin de en az kendimiz kadar vatanperver olduğuna inanmak. Çare inanmakta, güvenmekte. İnsanlar insanlara, kurumlar kurumlara güvenmiyor. Çağdaşlığın en şaşmaz göstergesi hürriyetlerdir. Düşünce hürriyeti. Konuşma hürriyeti. Yazma hürriyeti...