Siyasette yaz sıcağı

A -
A +

Mesut Yılmaz'ın mahkumiyetten kurtulması enteresan bir döneme denk geldi. Adliye kapısından çıkan eski ANAP başkanı politikaya döneceğini haber veriyor. Halbuki son genel seçimlerde partisi sandıkta boğulunca siyasete veda ettiğini açıklamıştı. Aynı akıbete uğrayan Tansu Çiller de aynı yolu benimsemişti. Erken seçim kapısını aralayan Devlet Bahçeli ise bu yönde vaadi olduğu halde daha sonra yerinde kalmayı tercih etti. Üç buçuk yıla neler sığıyor. Mesut Yılmaz, bu zamanı türlü ithamlar altında mahkemeyle Almanya arasında geçirdi. Tansu Çiller'in hiç mi hiç sesi soluğu çıkmadı. Devlet Bahçeli, içten içe çalışarak MHP'yi yeniden barajdan çıkartır durumlara getirdi. Mehmet Ağar, en çok ter döken liderlerden biri oldu. DYP Ağar'la meclise girme şansını yakaladı. Erkan Mumcu, AK Parti hükümetinde bakanken genel başkanıyla ters düşüp ayrıldıktan sonra sadece bir hatıra partisi haline gelmiş olan ANAP'ı ANAVATAN yaparak yeniden meclise soktu. Süleyman Demirel, önceleri hükümete takdirkâr iltifatlarda bulunuyordu. Ufukta cumhurbaşkanlığı meselesi görününce sertleşti ve tek başına muhalefet partisi gibi davrandı. Bülent Ecevit'e gelince. Onun partisi de sandığa gömülmüştü. Karı-Koca kendilerine bir halef seçtiler. Güya siyasetten ayrılmışlardı. Hiç kopmadılar. Bülent Ecevit'in hangi hayati zorlukta olduğu belli olan şu demde bile Rahşan Ecevit, eşinin vasiyetini hayata geçirmeye çalışıyor. Gariptir ki bir taraftan Rahşan Affıyla Mesut Yılmaz'ı kurtarıyor, diğer taraftan Rahşan Ecevit olarak siyasette yeni düzenlemelere gitmek istiyor Sol-sağ demeden bütün cumhuriyet dostları Yılmaz Büyükerşen'in etrafında toplanmalıymışlar. Deniz Baykal, partisini sandığa gömdürmedi. Fakat yeni bir fikir ve proje de getiremedi. Bu yüzden muhalefet cephesinde boşluklar meydana geldi. Bu arada sağlam bir para olan YTL ile tanıştık. Enflasyon düştü. AB ile fiili müzakereler başladı. Yabancı sermaye geldi. Hükümetin notu hep iyi seviyede, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın notu hükümetten de yüksek seviyede seyretti. Fakat Bülent Arınç'ın önemli rol oynamasıyla tezkere krizi yaşanmıştı, ABD ile sıcak dostluklar bitti. Yine Bülent Arınç'ın "laikliği yeniden tarif edelim" sözüyle dehşetli rahatsızlıklar doğdu. Ardı ardına bazı gelişmeler patlak verdi. PKK yeniden saldırıya geçti. Şemdinli'de garip olaylar yaşandı. Van'da bir savcı en ağır mesleki cezayı aldı. İttihadçıların 100 sene evvel toplantı halindeki hükümeti basmaları gibi aynı damarın adamları toplantı halindeki Danıştay'ı bastılar. 100 sene sonra yine kan döküldü. Döviz kış uykusundan uyandı. "Devlet Biziz" diyenlerin ısrarlı "hayır cumhurbaşkanı olmayacağım" açıklamasını beklemelerine rağmen Tayyip Erdoğan bu açıklamayı yapmadı. Onun için erken seçim kapısını zorladılar. Demirel ve Baykal bunu şiddetle istedi. TÜSİAD ve iş adamları "hayır" dedi. Bunu üzerine 'bari cumhurbaşkanlığını kurtaralım' mantığı hakim oldu. Ve Mesut Yılmaz, sürpriz bir şekilde veda ettiği siyasete tekrar döndü. Şimdi, ANAVATAN, DYP, DSP üçgeninde zemin yoklayacakmış. Mesut Yılmaz'ın gayesi ne? Parti mi kuracak, Çankaya'yı mı istiyor? ANAP'ın başında iken de Çankaya'yı istiyordu. Parti kurmaya teşebbüs ederse Mumcu ve Ağar, Rahşan Ecevit rahatsız olacaklardır. DSP'yi Hüsamettin Özkan'la vurur. Dışardan cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi için CHP'nin de desteği gerekir. Görünen o ki Mesut Yılmaz'ın kararıyla siyasette taşlar yerinden oynamıştır. Ancak muhtemel denge değişiklikleri, iktidarın karşısında yer alan partiler arasında yaşanacak, buna mukabil iktidarda saflar sıklaşacaktır. Parti kurup kurmayacağını veya ANAVATAN'da kongre isteyip istemeyeceğini şu ânda kendisi de bilmiyor olabilir. Yılmaz herhalde şunu yapacaktır. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. Cumhurbaşkanlığı için dışardan da olsa net destek almazsa parti kurabileceği kozunu oynayabilir. Ancak başka faktörler de var. Mesut Yılmaz Alman ekolünden. ABD kendine yakın biri dururken buna razı olur mu? Veya bir başka bakış, 28 Şubatçılar tekrar sahnedeler. Siyaset hayli ısındı, mevsimlerle siyaset arasında bir alaka olabilir mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.