CHP 1950'den bu güne hep muhalefette. Ömrünün ancak üçte birinde iktidar. O da tek parti hükümetleri, tayinle vekil seçilme dönemi, açık oy gizli tasnif kurnazlıkları vs. '70'lerdeki bir-iki kısa süreli iktidarıysa Bülent Ecevit sebebiyledir. Bu parti, siyaset yürüyüşünde ortanın solunda mı, sosyal demokratlıkta mı, demokratik solda mı duracağını bir türlü kestirememiştir. İsmi halk partisi ama halkla kaynaşacak ilkeler geliştiremiyor. Sanki parlamentonun kadrolu muhalefet partisi. Partiyi çok kötü temsil eden sözcüler öne çıkmakta. Millet, dün Ali Topuz'u ne kadar seviyor idiyse bugün de Kemal Kılıçdaroğlu'nu o kadar sevmekte. Genel merkez, temsil görevi vermekte yanlış seçimler yapıyor. Huysuz emekliler gibi. Demokrasinin gücü, sağlıklı iktidar ve sağlıklı muhalefetle mümkün. Türk siyaseti bundan mahrum. Muhalefet, soğuk savaş geleneğini devam ettiriyor. Yalnızca karalama, red, mübalağa. Teklif üretme, doğru icraata destek olma yok. Muhalefet, meclise dişe dokunur fikirler, teklifler getirmiyor. Muhalefet yalnızca dedektiflik değildir. Tabiî ki eleştirecek ama sadece o değil. İsabetli olan da tebrik ve takdir edilmeli. Çünkü soğuk savaş biteli çok oldu. Artık kasketinden pamuklar fırlamış, avurtları çökük köylü seçmen yok. Sorumlu muhalefet anlayışının yerleşmesi lazım. Ama bu bir temenni. Bekâra karı boşamak kolay. Sinir bozup şaşırtmak da bir taktik. AK Parti buna dikkat etmeli. Menderes'in "Allah hiçbir iktidara CHP gibi muhalefet vermesin" dediğini hatırlıyoruz. Huylu, aynen huyunda ve yolunda. Kaybedense nesiller. Kavga ne zaman kazandırdı ki...