Şöhret, müthiş bir yük. Ateşten gömlek giymek gibi bir şey. Herkes şöhreti taşıyamaz. Buna rağmen çok insanda şöhret olma arzusu önlenemez şiddettedir. Şöhretin içinde desinler isteği çok ileri derecede yer alır. Sesi güzel desinler, boyu güzel desinler .vs. Onun için Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- "şöhret âfettir" buyurmuşlardır. Buradaki kastımız şöhret olmak için uğraşmışlara, şöhret hastalarına dair. Ülkesi için, insanlık için çalışırken iradesi dışında tanınmış sima haline gelenleri şöhret sınıfına dahil etmemek lazım. Aslında zor bir bahis üzerinde fikir yürütüyoruz. Bugünün insanına, hele günün şu günün nesline şöhretin tehlike olduğunu kabul ettirmek son derecede zor. Çünkü bir çok şey ona endeksli. Evden kaçan kızların, alkole düşenlerin köprü altında yatanların ve daha buna benzer nicelerinin başlarına gelen bu şöhret olma ihtirasındandır. Onlar, önce şöhret sarhoşu, sonra alkol sarhoşu oluyorlar. Medya, spor sinema ve kitleye tesir eden hemen her vasıta şöhret arzusunu kamçılamakta. Eskiden sinema birinci faildi. Sonra sahne, onun yerini aldı. Şimdiyse televizyonlar. Televizyonlarımız ne yazık ki seçici davranmıyor. Televizyonda yerlilik unsuru bir türlü hakim hale gelemedi. Bir format batıda reyting yapmışsa hiç tereddütsüz Türkiye'ye de taşımaktalar. Bunların bir çoğu havadan-sudan programlar. Zaman öldürmekte, keçi boynuzu kemirmekteler. Bunları yaparken de aileyi, gençliği bozuyorlar. İsim isim sıralamaya lüzum olmayan bu yayınlar, hayatla yeni tanışan nice gencin başını yedi. Dizide oynamak, sahnede şarkı söylemek, manken olmak, güzellik kraliçesi seçilmek için, onlarca genç kız mahvolmakta. Bunların bazısı şöhretin daha ilk basamağına bile çıkmadan, o yola girmişken mahvolmakta bazısı da şöhretin son basamağını da arkada bıraktıktan sonra. Ya şöhret olamadığı için kendilerini içkiye kumara alkole vermekte veya hayatlarına kıymaktalar veya şöhret olup da bir zaman sonra unutulduktan sonra. Nice "yıldız" günü gelince izbelerde ser-sefil şekilde can vermekte. Ne aile hayatı ne düzgün bir meslek. Artık ne alkış vardır, ne hayranlar. Kaç kişi şöhret olup da mutlu olmuş? Siz hiç o kitlelerin uğruna kendilerini paraladıkları şarkıcıların-türkücülerin biriyle konuştunuz mu? Ah bir konuşsanız neler işitirsiniz. Bu bir çark. Birileri nefsin hoşuna gittiği için şöhret olmak istiyor, birileri bu isteği paraya çeviriyor. Şöhret olmak isteyen de şöhret olmuş da çok zaman o rantçıların oyuncağı. O rantçılara mafya deniyor. Ne yazık ki şöhret çarkının hemen tamamı mafyanın sevk ve idaresinde. Bunlar katı, vicdandan nasibi olmayan kimseler. Gencecik delikanlıların hayatları kararmış, ölmüşler, canlarına kıymışlar, onların ana-babaları canlı cenaze haline gelmiş hiç oralı olmazlar. Bir tarafta reyting için her yolu mubah sayanlar, bir tarafta rant denen gayrı meşru kazanç için belinde tabanca dolaşanlar, bir tarafta şöhret budalası cahil çocuklar bir tarafta çarşaf çarşaf alkollü içki reklamları. Bir sosyal krize doğru gidiyoruz. Aileyi kurtarmazsak felaket uzakta değil. Bir tarafta şöhret yapmak isteyen kurtlar, bir tarafta şöhret olmak isteyen kuzular. Diğer tarafta şöhret enkazları. Şöhret yapma mafyası, fuhuş mafyası, uyuşturucu mafyası ve daha bir çok mafya iç içe çalışmakta. Çok fazla politize olduk. Esas gündem bu olaylar. Bunların mutlaka durdurulması lazım. Ailesi çökmüş, gençliği bitmiş bir millet, AB'ye girse ne olur girmese ne olur. AB'ye yalnızca sağlam ekonomiyle değil, esas itibariyle sağlam ahlak, sağlam aile ve sağlam gençlikle girmek lazım. Yoksa girsek bile erir tükeniriz.