Sn
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Perşembe akşamı çıktığı A
Haber'deki programda ağırlıklı mevzular; Paralel Yapı, Kırım gelişmeleri
ve İnternet Kanunu'ydu. Paralel yapıyla alakalı "bunlar dînî cemaat
değil, dînî cemaat taban; üst yöneticiler siyâsî örgüt" sözünü üzerine
basa basa telaffuz etti. Paralel yapının dinlemelerle casusluk yaptığını
bir kaç kere tekrarladı ve karar mekanzimalarının mutlaka
çökertileceğini haber verdi...
AK Parti genel başkanı da olan
Başbakan, o gün El Aziz ve Malatya'da meydanlara sığmayan mitingler
yapmış, sahnede uzun uzadıya vatandaşlara hitap etmiş, devletin
işleriyle meşgul olmuş ve akşamında 22.30 gibi erken olmayan bir saatte
de canlı yayına gelmişti. Üstelik sabahında da miting için Eskişehir'e
gidecekti. Buna rağmen bir yorgunluk emaresi görülmüyordu. Bu
çalışkanlık, bu azîm ve gayret bu ülke ve bu coğrafya adına kazançtır.
Bunun sırrı nedir?
Bunun
sırrı, programdaki gazetecilerden birinin bir ara "incitmemek lazım"
demesi üzerine verdiği cevaptadır. Şöyle dedi "biz, Allah'ı
incitmeyelim!" Böyle bir telakki, ancak tasavvufi terbiyeden nasibi
olanlara mahsustur. Demek oluyor ki Tayyip Erdoğan için ölçü "Allah
rızası"dır. Ölçü bu olunca yılmak, yorulmak da olmaz.
Öyleyse ...
Ölçüsü
Allah rızası olan bir Başbakan, Macaristan'daki otelde kumar yüzünden
burnu kırılan, sabaha kadar yeşil çuhalı masa etrafından ayrılamayıp
öğlene doğru ancak işe gelebilen bir Başbakan gibi veya her değeri
"laiklik" diye karşılayan bir Başbakan gibi olamaz. Bu Başbakan, ne
İngiliz Said Paşa, ne Moskof Nedim Paşa, ne Hitler özentili İnönü, ne
tayinle gelmiş Nihat Erim, ne Alman destekli Mesut Yılmaz, ne 28 Şubat
güdümlü Ecevit'tir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüzde yüz yerli ve
millî bir şâhsiyettir. Vatandaşla alnı secde gören Başbakanı arasında
gönül yolları olduğu için meydanlar lebaleb dolmakta.
Bahsettiğimiz
tv programında Başbakan Erdoğan, mâlûm sosyal medya unurlarına
dair açıklamalar yaparken bir gazeteci "kapatmak da dahil mi?" deyince
"evet kapatmak da dahil, çünkü bunlar, kendi menfaatleri ve casusuluk
için ahlâksızlığın en hayasızını yapmaktalar; bu milleti bunlara
yedirmeyeceğiz!" dedi. Bu söze "sansür" gibi istismarı çok yapılan
sorumsuz itirazlar gelebilir. Halbuki başıboş bir sosyal medya,
gençliği ve orta yaşı çürütmekte, zamanını boşa, malayaniye harcatmakta;
bir kısım yayınlarıyla esrar, eroin, alkol, fuhuş ve kumar gibi
tahribat yapmakta, bunları pazarlamakta ve bir de üstüne üstlük casusluk
faaliyetlerine tezgâh olmaktadır.
İnterneti suistimal ederek
uyuşturucuya dönüşen bir kısım sosyal medyaya karşı tedbir almak
devletin anayasadan doğan mecburiyetidir.
Bu milleti ahlâksız
sosyal medyaya yedirmeyeceğiz!!! Kararı, son zamanların en değerli
ifadelerinden biridir. Bu millet nankör değil. Bu azîz millet de
Başbakanını yedirmeyecek. Meydanlar onu haykırmakta.