Eskiden aile adları, lakapları vardı. "Nerelisin?" Sualinin karşılığını verince size yöneltilen ikinci sual "kimlerdensin?" olurdu. Bu "kimlerden" olmak çok mühimdi. "Evliyazâdeler" gibi, "Efendigiller" gibi. Aile hayatı, mahalle hayatı birbirini tamamlardı. Aile de belliydi, mahalle de. Şimdi sanki mahalle kalmış gibi baskıdan söz ediliyor. Nerde o mahalle ki baskı konuşulmakta? Aynı kattaki insanlar birbirinden uzak, yabancı. Bir tarihte soyadı kanununa ihtiyaç duyulmuş. Bu kanun, herhalde soyları bir kayıt altına alma maksadı güttü. Belki de o zaman var olan içtimai bir karmaşaya bir düzen getirmek istedi. Ne var ki uygulama farklı, hatta berbat olmuş. Her şey aceleye getirilmiş, sanki yangından mal kaçırılmış. Az bir aile, kendilerini ifade edecek soy isimleri alabilmişler. Bir kısmı mesela "evliyazâde" gibi isimleri "evliyaoğlu" şeklinde devam ettirmişler. "Zâde" gibi aidiyetlere izin verilmemiş. Bir çok soylu-soplu, köklü aile tuhaf, garip, hatta anlamsız soyadları almak zorunda kalmışlar. Bu sırada da bir sürü sakillikler işlenmiş. Garip, tuhaf, abes, hatta ayıp, hatta çirkin, hatta saçma, hatta hakaret olan isimler ailelere tebelleş edilmiş. Bir millet sadist, yahut cahil nüfus memurlarının oyuncağı yapılmış. Memur, o ân canı neyi isterse onu yazmış. Olmuş sülale adı, soy ismi, aile unvanı. Zamanla ailelerin şecereleri unutulmuş. Has isimler kaybolup gitmiş. Sonraki nesillerden pek azı bu işin ardına düşerek kendi köklerine ulaşıp dava açmak suretiyle asıl kimliklerine kavuştular. Çok aile ise alay ürünü soyadlarını kullanıp gitmekteler. Bugün üçüncü dedesini bilen insanlar bile azalmakta. Beş bin yıllık tarihimiz var diyoruz ama 100 sene ötemizi bilmiyoruz. Soyadlarına dair örnekler veremiyoruz. En kötü örnekte bile aileler var. Bir incinme sebebi olur. Oysa o aile unvanlarının, lakapların, adların mânâları, hikâyeleri, hatıraları vardı. Bakınız "babacan" ne demektir? Soyadı diyeceksiniz. Evet, fakat ne münasebetle soyadı olmuş, bir incelik var orada. Bizim örfümüzde baba, çok zaman oğluna kendi babasının adını koyar. Ancak babasının adıyla oğluna hitap ona ağır gelir. Bu yüzden "babacan" der. Bir canda hem baba hem evlat sevgisini duyar. Dedesinin ismini koyunca da "dedecan" der. "Muhammed" ismini edebinden telaffuz edemeyerek Mehmet yapan bir millet, evladına babasının ismini koymuş, dedesinin adını vermiş fakat onlara o isimlerle seslenememiş, babacan, dedecan demiş.. Soyadı insanın kimliğidir. Devamlılık alametidir.. Aile romanları bir ara yazılır gibi oldu, sonra tavsadı. Ailelerimizi, soyları, sopları, lakapları, unvanları, kimlerden olduğuyla bilmeliyiz. Tarih, namustur.