21. Asır, gelecek zamanlarda başka diktatörler çıkartır mı bilinmez. Çağın şayet böyle bir ihtirası varsa hiç üzülmesin. Çünkü, bir asrı dolduraracak kadar günah işleyen bir diktatör olarak Beşar Esad'ın habis varlığı yeter.
Adı geçen diktatör, İki yıldır vahşet çapında kan dökmekte. Yüreğinde merhametin m'sinin olmadığı anlaşılıyor. Yaşlı, kadın, bebek, sivil hiç bir fark tefrik etmeden silahları vatandaşlarına ateş kusmakta.
Beşar Esad, birine benzetilecek olursa Sırp zalimi Miloseviç'e benzetilebilir. O da binlerce Boşnak mazlumun kanına girmiş, fakat sonunda o kanda boğulmuş, akıbeti berbat olmuştu.
Suriye'de adalet, merhamet, insaf ve insanlık hasletleri iflas etmiştir. Bu bir gerçek. Diğer gerçekse batının vebalidir. Sivil halk, "bahar getireceğiz, siz yeter ki isyan edin!" denerek sokağa, tankların karşısına, bombaların menziline sürüldü. Fakat arka arkaya bitip tükenmek bilmeyen ölümler yaşanınca katı hakikatle karşı karşıya kaldılar. Vaziyet yalancı bahar öncesinden beterdir. Bugün Suriye'nin ne olacağı, bu harbin nasıl biteceği belli değil. Garabete bakınız ki batı medyası şu gün olmuş muhaliflerle Hür Suriye Ordusu'na "isyancılar" demekte.
Suriye'de istatistikler acze düşmüştür. Komşu ülkelere sığınan mülteci sayısı da, yaralanıp sakat kalanlar da, katledilenler de net bir şekilde belli değil. Hiç bir zaman da belli olmayabilir.
Suriye halkı, bir zalim rejime karşı hürriyet ve hayat mücadelesi verirken dünya bir tenis müsabakasını takip edercesine kılını kıpırdatmadan, yüzü kızarmadan Banyas ve diğer katliamları seyretmekte. BM Güvenlik Konseyi zerre kadar rahatsız değil. Arap Ligi sorumsuz. İİT/İslam İşbirliği Teşkilatı'nın sesi çıkmıyor.
Türkiye Başbakanı sayın Erdoğan, Esed'e en ağır sözlerle öfkeler saçmakta. Başbakan, Suriyeli mazlumlara dikkat çekmek için adeta kendini paralıyor. Şaşılacak taraf şu ki dünya suskun kaldığı gibi bizdeki 3 muhalif parti de suskun. Onlar da ciddi bir tepki göstermemekte.
Suriyeli Miloseviç, bu çağın ilk zalim diktatörü.
Hunharca kan döküyor.
İran, Rusya, Çin, BMGK diktatörün ortakları.
Slobodan Miloseviç, hukuk, tahsil etmişti, Beşar Esed ise göz hekimliği tahsili yapmış. Acaba üniversiteler, kendilerini bu açıdan hiç sorgularlar mı? Mezunlarına tapu gibi diploma verirken onların kalbine ne kadar merhamet duygusu aşılamışlardır?
Zulme göz yuman, oralı olmayan bir dünyanın huzur bulması mümkün değildir.