Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani, dünden itibaren Irak devlet reisi. Hükümetin başına bir de başbakan tayin edileceğine göre Talabani'ye "başkan" değil de "cumhurbaşkanı" demek daha isabetli olur herhalde. İlk defa bir Kürt Irak'ın başına gelmekte. Bunda Türkiye'nin 3 Mart tezkeresinin rolü var mı? Hiç şüphe yok. Eğer, hükümet tezkeresi meclisten dönmeseydi bugün Irak'ta Kürt değil Türk nüfuzu konuşulacaktı. Buradan çıkartılacak en esaslı ders küçümseme hatasıdır. Bu insanlar sürekli aşağılandılar, malum cümle şuydu "iki tane Kürt aşiret reisi!". Buyurun size aşiret reisi, şimdi devlet reisi. Halbuki böyle yapılacağına kucaklayıcı bir siyaset güdülseydi daha isabetli olurdu. Düne kadar bu adamlara kırmızı pasaportu biz veriyorduk, dünyaya bizim pasaportla açılıyorlardı. Bundan sonra o imkânı doğrudan kullanacaklar. Kürt liderler, kuvvetlinin yanında yer aldılar. Kavuştukları lütuf bundan. Irak, artık Kürt ağırlıklı bir politikanın güdümünde olacak. Yüzde 15, çoğunluğa yön verecek. Türkiye'nin bölgede kırmızı çizgileri kaldı mı? Araştırılmaya değer. En azından haylice silindi denebilir. Bu noktada da başka bir hatamızı müşahede ediyoruz. Diğer noktada nasıl küçümseme yanlışlığı yapıyor idiysek bu noktada da aşırı övünme yanlışlığını işlemekteydik. Her ne ise durum ortada. Başında, dış işlerinde kim olursa olsun neticede Irak bizim komşumuz. Din, kültür birliği içindeyiz. Sünni Kürtlerle mezhep Türkmenlerle millet ayniyetimiz var. Ayrıca hepsiyle akrabayız. İşin esasında zaten Türk, Kürt Türkmen diye ayırmak insana aykırı geliyor. Irak bugün geçici destekler görebilir. Bu destekler menfaat karşılığıdır. Menfaatsiz destekleyecek devlet daima Türkiye'dir. Bundan dolayı Kürt nüfuzundaki Irak hükümetlerinin Türkiye'ye yönelik, bölücü, terörist vs teşebbüslere set olmaları iyi komşuluk münasebetleri bakımından olmazsa olmaz şarttır. Celal Talabani, Türkiye'ye vefa borcunu göstermek isterse Kandil dağını temizlemesi lazım. Bunu yapmayıp da Irak, Suriye, Türkiye, İran Kürtlerini birleştirmek gibi bir rüyaya kapılırsa her tarafa ziyan verir, bölgeyi tutuşturur. Fakat Celal Talabani'nin böylesine bir vahim hata işleyeceğini ihtimal dahilinde görmüyoruz. Diğer taraftan, Irak cumhurbaşkanlığını ele geçirip bununla da yetinmeyerek Kuzey Irak'ı müstakil ve/veya imtiyazlı olarak yönetmeye kalkışmak da ayrıca sancı ve sıkıntılara yol açar. Keza Kerkük meselesini tahrik etmek de yine bölgeyi huzursuz yapar. Celal Talabani, büyük mesuliyet yüklenmiştir. Her yanlış adımı Kürtlere de Iraklılara da yeni sıkıntılar getirir, bölgenin başını ağrıtır. Oysa Irak zaten sıkıntılar, huzursuzluklar, ateş içinde. Bunları nihayete erdirmek hangi Irktan gelirse gelsin her Orta Doğulunun görevidir. Celal Talabani ve elbette Mesut Barzani, Türkiye'yi karşılarına almak yerine dostluğunu kazanmalılar. Bölge huzur ve barışı bunu emrediyor. Ilımlı tavırlara ihtiyaç var. Sözlere de adımlara da dikkat etmeli.