SSK Okmeydanı Hastanesi, İstanbul'un en kalabalık caddelerinden birinin üzerindedir. Buradan her geçişimizde neden tek yön uygulaması yapılmadığını hep hayretle hatırlarız. Sözünü ettiğimiz cadde gündüzleri öylesine yoğun trafiğe sahiptir. Fakat akşam ve geceleri de kalabalıktır. İşte gecesi, gündüzü böylesine işlek bir caddenin kenarında insanın kanını donduran inanılmaz gaddarlıklar yaşanıyor. 24 yaşında bir hemşire, saat 22.00'de adı geçen hastaneden çıkmış evine gidecek. Taksi tutmak için yan sokağa sapar sapmaz şehir magandası bıçağı boynuna dayıyarak sürüklemeye başlıyor, genç kız, kurtulmak için mücadele ederken parmakları kırılıyor, buna rağmen saldırgan vaz geçmeyip burnunu taşla kırıyor ve zavallının ırzına geçiyor... Bu menfur vak'a, 5 Ocak 2005 tarihinde cereyan etmiş. Öncekileri sıralamaya gerek yok. Son hadise, yılbaşı gecesi vahşi sürülerin Taksim'de iki turist kızı taciz etmelerinden sadece bir hafta sonra yaşanıyor. Önce İstanbul'un ortasında Taksim'de binlerin içinde tecavüz teşebbüsü, sonra yine İstanbul'un ortasında Okmeydanı'nda gayet işlek bir cadde kenarında vukubulan tecavüz... Acaba mağdurenin imdat çığlıklarını işiten olmadı mı? Çok işiten olmuştur ama işitmemezlikten gelmişlerdir. Artık İstanbul sokaklarında öldüresiye adam dövülüyor fakat kimse müdahale edemiyor. Çünkü insanlar sindirildi. Millet korkuyor. Arabanızla kırmızı ışıkta durduğunuzda başınıza nelerin geleceğini bilmiyorsunuz. Midelerin dolup kalblerin boş kalması, senelerce dinin, dindarın aşağılanması bu günleri hazırladı. Irza geçmeler, bir telefon için trenden adam atmalar, kapkaçlar, ev basıp 3 yaşındaki çocuğu bile katletmeler birbirini takip ediyor. Bu bir mânevi çöküntü tezahürüdür. Toplumda suçlular, sabıkalılar, ahlaksızlar kol geziyor. Maç magandası, şehir eşkıyası, mafya, tinerci, tombalacı, kumarbaz, yankesici, kapkaççı, hırsız, rüşvetçi ve ırz düşmanları... Kaldırımlarda yürüyenlere bakınız, herkes gölgesinden ürkmekte. İnsanlar sanki kaçıyor. Büyük alışveriş merkezleri bile ipsizlerin hakimiyetinde. O merkezlerde bir kanapeye iliştikten 5 dakika sonra etrafınız sarılır. Cezalar yetersiz. Mahkumiyetler komik. İnsana yatırım yok... O halde suçlu yalnızca o saldırgan, saldırganlar değil. Suçlu herkes. Suçlu, yetersiz ceza mevzuatı, yerli- yersiz af kararı çıkartmış olanlar, tedbir almayan idare, asfalt-kaldırım- konser seviyesini aşamayan arabesk mahalli zihniyetler, vıcık vıcık program ve fotoğraflarıyla cahil- cühelayı şehvetperest hale getiren paraperest medya ve söylenemeyen bir çok sebep... Emin olunuz bu sel, tsunamiden beter. Ne 60 milyar dolarlık ihracat çare olur, ne AB. Onun için tam çöküş olmadan tedbir alınmalı. Mesele, MGK'da görüşülecek kadar ehemmiyetlidir..