AB Kültür Programı ve Literature Accross Frontiers'ın stratejik ortaklığında düzenlenen IV. İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali, 1-6 Ekim tarihinde İstanbul, Ankara, İzmir ve Hatay'da edebiyat severlerle buluşuyor. 21 farklı ülkeden 79 yazarın iştirakiyle gerçekleşecek festival, tematik yazar okumaları, sohbetler ve interaktif edebiyat projeleriyle edebiyat dolu günler yaşatmayı hedefliyor. Programda yetişkinlere yönelik 53, okullarda ise 39 Etkinlikle olacak. Festivalin bu yılki teması "Şehir ve Korku" olarak tesbit edilmiş. Dikkat çeken misafir yazarlar arasında, Latin Amerika Edebiyatı'nın en iyi isimleri arasında anılan Kolombiyalı Juan Gabriel Vasquez ile 2011'de Avrupa Edebiyat Ödülü'nü alan Drago Jancar da bulunuyor. Evvela, bir edebiyatçı adına şenlik yapılmasına sevindim. O ismin Ahmet Tamdi Tanpınar olmasına daha çok sevindim. Dördüncü kere yapılacak olmasına ise ayrıca sevindim... Merhum Tanpınar, hem profesör ve hem de edebiyatçı olan nadir isimlerden biridir. Edebiyat nazariyatçısı, romancı ve şair. Edebi makalede "Edebiyat Üzerine Makaleler", romanda "Huzur" bugün de yarın da değerlidir. "Şehir edebiyatını Beş Şehir'le Tanpınar başlatmıştır" dersek yanlış mı olur? Bursa'yı "Bursa'da Zaman" şiiriyle Tanpınar sevdirmiştir dersek mübalağa sayılır mı? Saatleri Ayarlama Enstitüsü ismindeki romanı Yunus'un "Çıktım erik dalına anda yedim üzümü" demesinin yeni zamanlar tercümesi midir? Geçen gün bir kaç gence elimdeki bir gazetenin kitap ilavesini tutarak kapaktaki Tanpınar fotoğrafını gösterip "kim?" diye sordum, bilen olmadı. Bu gençlerin hepsi de üniversite mezunuydu... Ahmet Hamdi Tanpınr'ı Türk solu geç keşfetti. Gerici sanıyorlardı. Tanpınar'ın eserleri devrin bazı muhafazakâr neşriyat yurtlarında basılmaktaydı. O zamanlar yok sayma hastalığı şiddetle seyrettiğinden bir taraf, diğer tarafın eserini vitrinine almazdı. Sol çevreler, muhafazakâr yahut devrin söyleyişiyle tutucu bir kitabevinden kitap alacak kadar ilerici olamadıklarından Tanpınar'ı okumakta en az 30 yıl geri kaldılar. 30 Yıl sonra ise onu sanki sağın elinden aldılar. Tabiî bir yazarın alınıp bir yerden bir yere götürülmesi mümkün değil. Eserlerinin farklı yayınevlerinde basılması aslında ona hizmettir. Üzerinde durmak istediğimiz tanımadıkları için gerici zannetmeleridir. Sağcıların herkese komünsit demesi gibi bir sakatlık. Herhalde Tanpınar da Cemil Meriç gibi sadece Osmanlıdır. Bu" ademe mahkumiyet" yani "yok sayma" edebiyatımızın bugün de devam eden bir kötü hastalığıdır. Bu festivaller daha nice yazarımız için tekrarlansın isteriz. Onun için, bu faaliyeti tertipleyenlerle birlikte festival masraflarına hamilik yapan Vehbi Koç Vakfı teşekkürü hak etmiştir. Kitap fuarları ve bu festivallerle yazarlar mahkumiyetten kurtulacaktır. Türkiye'de okuyucu, yazarını, edebiyatçısını, kitabı keşfediyor. Edebiyatı seven cemiyetler, kavgaya tenezzül etmezler. Kavga, sözün tükendiği, gönlün kuruduğu yerde başlar. Tanpınar'ın eserinin ismi Huzur, Hitler'inki Kavgam'dır!