Dışişleri Bakanı sayın Ahmet Davutoğlu, İnsani Diplomasi adı verilen toplantıda büyükelçilerimize hitap ederken "tarihin peşinde koşulmaz, tarihle birlikte koşulur, pasif dış politika ve pasif büyükelçi istemiyorum" demiş. Önce duraklama ve sonra da gerileme dönemlerinden itibaren dört asır boyunca tarih yapıcı olamadık, tarihe yön veren işlere imza atamadık, tarihin ardından koşma, altında kalma acısını yaşadık. Duraklama, gerileme ve sanayi inkılabını kaybetmemiz iç içedir. Üstümüzde sanki arkada kalan büyük fetihlerin, büyük zaferlerin ve büyük zamanların yorgunluğu vardır. Taarruz yerine, müdafaa yapılmaktadır. Gerileme, duraklama, sanayi inkılabını kaçırma ve dış borçlanmalar. Düne kadar üzerine gidip, haraç aldığın, ganimet aldığın, ülkelerini fethettiğin devletlerden bu defa borç almaktasın. Veren el, alan el olmuştur. 23 Nisan 1897 Teselya/Yenişehir Muharebesi hariç, son dört asırda müdafaadayız. Bu Harpte Ethem Paşa kuvvetleri, Yunan ordusunu perişan ederek Atina'ya girdiler. Ne var ki Teselya'dan öncekiler ve sonraki 1293 Harbi, Plevne, Balkan Harbi, I. Cihan Harbi, Çanakkale, Sarıkamış, İstiklal Harbi, Kıbrıs Harekâtı hepsi müdafaadır. Savaşlar, askerin postalından sıkılan kurşuna kadar iktisadi güce dayanır. Savaşan sadece asker değildir. Askerle birlikte ekonomik tahammülün de savaşmaktadır. Zayıflayınca borçlanırsın, ittifaklar mecburiyeti doğar, hatta Kavalalı örneğinde olduğu gibi kendi valine karşı yabancı devletlerden yardım istemek zorunda kalırsın. Bütün bunların toplam adı Hasta Adamdır. O dün, krallar tayin eden irade, talimat alır duruma düşmüştür. 23 milyon 400 bin km2'lik devlet, Anadoluya tutunarak ayakta kalabilir. Tarihî fotoğraf kabaca budur. Bu zaman sürecinde bir iç harp çapında uzun süreli terör yaşadık. 1970-'80 arası sol-sağ kavgalarını pekâlâ iç harp sayabiliriz. Arkasında düveli muazzamanın yer aldığı bölücü örgüte karşı verilen mücadele ise iç harp olmasa da kısmi bir savaştır. Bunlara ve aradaki dört büyük askerî darbe ve bir o kadar ekonomik krize rağmen 1950'den başlayan kalkınma hamleleriyle bugünlere geldik. IMF'ye ödünç para veren Türkiye, artık Hasta Adam değildir. Bir tarihî pas silinmiştir. İlk defa borç alan değil tekrar borç veren devlet itibarına yükseldik. Bölgesinde lider olan, Arap Baharında yer alan, AB'ye dudak büken istikrarlı Türkiye'de 2023 Büyük Türkiye ve 2071 Cihan Devleti Türkiyesi konuşulmakta. Bu Türkiye'de pasif dış politika ihanet olur. Bu Türkiye'de Tanzimat nesli büyükelçiler dönemi kapanmıştır. Bu Türkiye, tarihe imza atacak, tarih onu takip edecektir.