Terörün yeni bir dünya savaşı biçimi olduğuna dair tespitte bulunuyoruz, doğulu-batılı münevverler bu tespitte hemen hemen ittifak etmekteler. Diğer taraftan doğulu-batılı bütün siyasetçi ve devlet adamları da terörü lanetlemekte müttefikler. Ancak sözü edilen "terör" canlı bir varlık değil, bir şehirde, bir mahallede oturmuyor. Kendisi canlı değil ama canlılar, insanlar tarafından organize edilen bir hareket, eylem şekli. Ki bu eylemler, şiddet ihtiva etmekte. İnsanlar kaçırılıyor, insanlar öldürülüyor, çocuklar rehin alınıyor, bombalar patlıyor, sabotajlar yapılıyor, tesisler, binalar havaya uçuruluyor. Kısacası, terör insan eliyle olmakta ve mala cana kast etmekte. Terörün, diğer adıyla şiddet hareketlerinin nasıl bir vahşet olduğunu anlatmaya gerek yok. Dünya 20-30 Yıldır onunla iç içe yaşamakta. Yalnız burada üzerinde durulmayan bir taraf var. Herkes, terörün kötülüğünde birleşmekte de terörün neden doğduğu üzerinde duran yok. Tabii terörün sebepleri tahlil edilmeyince neyin terör olduğu meselesi de kurcalanmıyor. O zaman da ortaya soyut bir konuşma çıkmakta. Hiç şüphesiz ki terörün kaynağı haksızlıktır, adaletsizlik yani. Haksızlığa uğrayan veya haksızlığa uğradığını sanan daha doğrusu buna inanan yahut inandırılan, maruz kaldıklarını telafi için şiddete baş vurmaktadır. Dünyaya hükmeden devletlerin birinci görevi dünyada adaleti tesistir. Adalet tesis olmayınca barış da olmaz. Kuvvetlinin zayıfın ülkesini işgal ettiği, gücü yetenin çaresizin petrol, enerji, maden gibi yer altı servetlerini alıp götürdüğü bir dünyada terör durmaz. Hal böyle olunca ortaya "hangi terör?" sorusu da çıkmakta, bazıları için teörist sayılan, aranan, başına ödül konan bazısı için kahramandır. Bütün bunlar, hukukun keyfe göre, adamına, milletine göre uygulanmasından ileri geliyor. Halbuki sipariş üzerine, ölçüye göre, ısmarlama hukuk olmaz. Hukuk evrenseldir, insanlığın ortak değerlerine hitap eder, onun mahkemeler tarafından dağıtılmasına da "adalet" denir. Kuvvetlinin yaptığı veya kayırdığının yaptığı doğru, boyunduruk, işgal, zulüm altındakinin yaptığı terör görülürse bu anlayış bizatihi terörü besler, büyütür ve sürüp gitmesine yol açar. Terör, adaletsiz dünyaya bir cezadır. Adaletsizliğin beslediği terörün korku saldığı bir dünya şüphesiz ki çekilmez olur. Çocukların, kadınların, sivillerin öldüğü bir dünya istenmiyorsa hukuka, insana ve insan haklarına saygı gösterilsin. "Herkse doğuştan eşittir". Biyolojik olarak öyle ama ya sonrası, doğumdan sonrası, insanların egemen olduğu dünyada? Acaba başka canlılar da kendi hem cinslerine böylesine zarar ziyan vermekte, çalıp-çırpmakta, soyup talan etmekte midir? Şüphesiz ki bazı insanlar hayvandan da aşağıdır. Bunu yüce kitap haber vermekte...