Terör sevgiyle yenilir

A -
A +

Bölücü terörü yıllar yılı yalnızca silahla yenebileceğimizi sandık. Bu anlayışın hata olduğu şimdi ortaya çıkmakta. Tabiî ki silaha karanfil uzatarak karşılık verilmeyecekti. Devlete silah çekene, vatandaşı çaresiz bırakana ayniyle mukabele etmek gerekirdi. Ancak, hassas nokta terörün taban edinmemesiydi. Bu noktada zaaflar oldu, eksikler, boşluklar bırakıldı. Böylece de bölge zaman zaman neredeyse terör örgütünün kontrolüne girdi. Sayısı çok cüz'i olan bir kısım halk, samimi olarak örgütün emrindeydi, onun gönüllüsüydü, büyük çoğunluksa devletin yanında olduğu halde çaresizlikten ses çıkartamadığı, bir şey yapamadığı, kendine tutunacağı bir el uzanamadığı için akıntıya kapılmış gidiyordu. Bu anlamda 22 temmuz seçimleri onlar için tünelin sonu oldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın Güneydoğu meydanlarında görünmesiyle hava değişti. Sonuçta merkez partisi AK Parti ile DTP Güneydoğu'da yarıştılar. Yarışı AK Parti kazandı. Bundan dolayı DTP'nin bağımsızlar formülüyle barajı delmesi hayırlı olmuştur. Sonuçta Türkiye kazanmaktadır... İşte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Güneydoğu ziyareti. Karşılama, kabul, bağra basma ortada. Bölgenin sessiz çoğunluğu bu defa sesini yükseltebiliyor. Bütün bölge Cumhurbaşkanı'nın kendi illerine de gelmelerini istiyor. Açık söyleyelim, kim tahmin ederdi? Tunceli, Çankaya'yı faks yağmuruna tuttu, sayın Gül'den vilayetlerini de ziyaret programına almalarını istiyorlar. Cumhurbaşkanı'nın bu dileklere karşılık vermesini tavsiye ederiz. Cumhurbaşkanı ve Paşalar, bütün Doğu ve Güneydoğu'yu karış karış ziyaret etseler. Köylü ile kentli ile, gençle yaşlıyla, oğlu şehit olan veya dağda ölenle iftar etseler. Onlarla aynı sofranın etrafında buluşsalar. Dert dinleseler, sohbet etseler. Özlenen budur. Yapılması gereken de budur. Bölge için 22 Temmuz milad oldu. Şimdi aklı selim sahibi, makul ve mutedil bir ismin Çankaya'ya çıkmasıyla iyimserlik daha bir kuvvetlenmiştir. Abdullah Gül'ün seçilir seçilmez ilk ziyaretini terörden çok çekmiş vatandaşlarımıza yapması tarihi bir karardır. Silah, tank, top yine hudutta olacak. İçerde eli kanlı terörist yine kovalanacak. Fakat o sessiz kitle sahipsiz bırakılmayacak. Bölücü örgütün kandırdığı küçük kitlenin de uyanması temin edilecek. Bu da bir taraftan bölgeye kalkınma nimetlerinin gitmesi...diğer taraftan da devletin gülen yüzünün vatandaşın arasında görünmesiyle olacak. Kısa sürede olmayabilir ama doğru politikalar ısrarla uygulanırsa iyileşme çabuklaşır. Bu yolla terör, tabansız kalacaktır. Örgüt taraftar bulamayacaktır. Halktan destek görmeyen hiçbir hareket başarılı olamaz. Terörün dayanaksız bırakılması devlet adamlarımızın, hükümet temsilcilerinin, askerlerin bölge insanıyla kaynaşmasıyla mümkün olacaktır. Dün böyle değil miydi? Dün, devleti temsil edenler, resmi binalarından çıkamıyordu. Sanki halk bir taraftaydı, hakim güç olarak onlar bir taraftaydı. Şimdilerdeyse manzara pozitif. Eğer bu siyaset devam ederse bırakınız Güneydoğu'nun Kuzey Irak'a yaklaşma duygusunu, Irak Kürtleri de Türkiye'ye gelmek için can atacaklardır. Belki bir gün Kürt meclisi bile Türkiye'ye katılma kararı alabilir. Ne var ki oradaki Kürt kardeşlerimizi kendi iradelerine bırakmıyorlar ki. Bölgede her dönem birileri emperyalizmin maşası olmakta. İçerde sulh, sükûn ve kalkınma olunca bölgedeki itibarımız derhal yükselmekte. Suriye Başkanı Beşar Esad'ın telefon etmek varken, tebrik için dışişleri bakanını özel olarak Çankaya'ya göndermesi dikkatlerden kaçmamış olmalı. Suriye dışişleri bakanı İsrail hava tacizleri konusunda hem başbakanımıza hem cumhurbaşkanımıza bizzat bilgi verdi. Güneydoğu'da kötü günler bitiyor, şafak atıyor. Güneş, Güneydoğulunun da üstüne huzurla doğacak. Güneydoğu'nun dertlerinin dinmesi Türkiye'nin mutluluğu olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.