Teziç'i Sıddık Sami Onar'a benzettik

A -
A +

YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Rektörler Komitesi olağanüstü toplantıya çağırdı. Dün toplandılar. Böyle bir komiteden kamuoyu ilk defa bu vesileyle haberdar olmuş oldu. Toplantı fevkalade, olağanüstü. Neden normal değil de olağanüstü? Türkiye, işgal mi edildi? Veya 10 bilim insanımız bir ânda Nobel mi aldı? Toplandılar. Bir basın toplantısı yaptılar... Ve dağıldılar. Sayın Teziç'i çok gergin bulduk. Neredeyse muhabirlerle kavga edecek haldeydi. Azarlayan tavırlardaydı. Hayret etmemek mümkün değil. Ne var ne oluyor? Bu telaş neden, bu kızgınlık niye? O öfkeyle o ak saçlar, o öfkeyle bilim insanı unvanı tam çelişki içinde. Türkiye, yeni bir anayasa yapmakta. Peki bu anayasa için rektörler görüş serdedemezler mi? Öyle şey olur mu? Elbette ederler, hakları, hatta vazifeleri.. Ancak ne zaman? Konuşacak, görüş söyleyecek zaman mühim. Her işte bir zamanlama yok mu? Hükümet, "işte teklifimiz" diye altına imza attığı metni masalarımıza bıraktıktan sonra yorumlarını yapabilirlerdi. Böyle bir taslak almadık. Ortalıkta dolaşan sadece rivayet. Rektörler Komitesi, YÖK Başkanı tarafından olağanüstü toplanıyor, bu kadar insan, rivayetler üstüne fikir bina etmeye kalkışıyorlar. Olağanüstü, fevkalade olan, hayıflanılacak olan bu. Olağanüstü, fevkalade yanlış. Dedikodu ve rivayetlerden paniğe kapılan rektörler, hükümete 3 konuda tavır koymaya kalkıştılar. Tribünlere oynandığı her halinden belli açıklamada şöyle dendi. "Anayasa çalışmasına ara ver, muhalefetle ortak çalış, üniversitede kılık kıyafet serbest bırakılmaz." Bir hey'et, sanki ülke mes'elesi hakkında ortaya fikir koymuyor da emir dikte ediyor. Teziç'ten sonra Başbakan Tayyip Erdoğan basın toplantısı yaptı. Sayın Erdoğan'ın dediği 3 cümle. "Ortada henüz bir taslak var, herkesin görüşünü aldıktan sonra son şeklini vereceğiz, karar merciî ise millet olacak, bu sebeple halk oylamasına gideceğiz." Teziç, bunları dinledikten sonra konuşsaydı daha iyi olurdu. O böyle yapmadı. Yapmayınca ortaya nasıl bir manzara çıkıyor? Şimdi yazacağımızdan, böyle bir mecburiyetten dolayı üzgünüz, Başbakan, tasvip için halka gidiyor. Çünkü o halkın içinden gelen biri. YÖK Başkanı ise yakınmak için askere gidiyor. Rektörlerin reisi bir elit. Verdiği intiba halkın üstündeki irade. Açıkça "askere gideceğim" demiyor. Ancak bu mantık o mantıktır, "şartları olgunlaşırsa darbe meşru olur" demişlerdi. Bu yönde kara "fetva"lar vermişlerdi Sayın Teziç'in halinden, tavrından, buyuran edasından rahatsız olduk. Bize 27 Mayıs darbesinin arkasındaki isimlerden Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ı hatırlattı. Sanki satır aralarında "siz hazır olun, biz fetva veririz" iması vardı. Önemli olan söylenen değil, onun anlaşılma biçimi. Erdoğan Teziç'i milyonlar böyle algıladı. Yanılıyorsak bu kirli görüntüyü temizlemek kendilerine düşer.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.