Bir zamanlar tedavi için varsa yoksa eczane ilaçları söz konusuydu. Hemen neredeyse her doktor, her hastaya torba torba ilaç yazardı. Halk gözünde en çok ilaç yazan doktor, en iyi doktordu. Bu yüzden doktorlar doldurmak zorundaydılar. Dünyanın parasını tutan bu ilaçlardan bir kısmı kullanılır, kalanı bir zaman sonra "günü geçmiş" diyerek çöpe atılırdı. İşin garibi doktora gidip ona inanmayan hasta psikolojisiydi Yıllar yılı milyar dolarlar, tekel halini almış yabancı ilaç fabrikalarına aktı.. Telkin ve tavsiyeler göre tek şifa kaynağı eczane ilaçlarıydı. Otlarla tedavinin adı "koca-karı ilacı" dua okumanın adı ise "üfürükçülük"tü. En azından 20 nesil bu şekilde ziyan gördü. Sonunda batı nebatlarla tedaviye, tabiata döndü. Bu dönüş, bizde ilk zamanlar görülemedi. İlk teşebbüsler yasaklarla engellendi. Alternatif tıbbi malzemeler bizde aktar dükkânlarında yasaklanırken, Avrupa'da eczanelerde satılmaktaydı. Sonunda bizde de meşruiyet kazandı. Ne var ki bu yolu da yabancı firmalar kapatmış durumda, aslan payı yine dışarı gidiyor. Birkaç yıl evvel otlarla, bitkilerle tedaviye dair yazmıştık. O yazıda eczane ilaçlarından otlarla tedavi dönemine geçildiğini bunu duayla tedavi döneminin takip edeceğini dile getirmiştik. Hatta geçen hafta Antalya'da bu fikrimizi bazı okur-yazar insanlarla paylaşmıştık.. Akıl için yol bir. İşte gazete manşetleri. İşte dünyadan uzman doktorların dedikleri. Kanser ve kalb hastalıkları için duayla tedaviye başlanıyormuş. Amerika'da bu yolla çok iyi sonuçlar alınmış. Bunun üzerine Türkiye sağlık bakanlığı da harekete geçmiş. Konuşturulan doktorlar hastalara dua etmelerini tavsiye etmekteler. Tıp fakültelerinde otlarla tedavi ve hastaya dua telkini mevzuunda dersler konulacağından söz edilmekte. Tabii ki dinden din adamından istifade edilmeli. Geç bile kalındı. Tabiat boşluğa müsaade etmez. Hintli, Çinli, Koreli bir çok misyoner, terapi, yoga vs gibi sihirli kelimeler adı altında hem vatandaşları yolmakta hem de propaganda yapmaktalar. Alternatif tıp, dua derken eczane ilaçlarından vaz mı geçelim diyoruz? Hayır. Modern tıbbın insanlığa hizmet için nasıl çırpındığını ve ne muazzam mesafeler aldığını görmemek mümkün mü? Buna rağmen bu tıbbın çaresiz kaldığı ânlar, hastalıklar ve vak'alar olabilmektedir. İşte böylesi durumlarda otlardan faydalanmak duanın gücünden yararlanmak mümkündür. Keşke bunu Amerika, Avrupa yaptığı için yapmasaydık. Çok önceden kendi ilmimiz, kendi şahsiyetimizle gerçekleştirebilseydik. Ne yazık ki tek tipçi zihniyet sağlıkta dahi on yıllarca baskı uyguladı. Hastası için çırpınan bir hekim onunla konuşurken "Allah, şifalar versin" dahi diyemedi. Bu kadarcığını diyenler dahi kara listeye girer, akademik hayatları tehlikeye düşerdi. Otlar, nâ ehil ellere kalınca koca karı ilaçları denmişti. Dua nâ ehil dillerde temsil edilince üfürükçülük dendi.. Fakat tıpta da büyük hatalar işlendi.. Her ne ise yanlışın neresinden dönülse kârdır. Ama şu da bir acı hakîkat:. Ağzı dualı eli şifalı insanlar o kadar azaldı ki. Şimdi yapılması gereken şudur, modern tıbbın vardığı ileri teknoloji ile yer yüzündeki nimetlerle yüce Allah'ın duada saklı kudretini birleştirmek. Tıbbın hedefi tektir: Hastayı iyileştirmek.