Topkapı Müzesi, Dolmabahçe Sarayı...

A -
A +

Topkapı Sarayı, yine bir olumsuzlukla gündemde. Mukaddes Emanetler, gerekli ihtimam gösterilmediği için güve ve kurt yenikleriyle tahrip olmaktaymış. Buna Kâbe-i şerîf örtüsü, Sevgili Peygamberimiz'in -aleyhisselam- kılıcı ve birçok nadide eşya dahilmiş. Mukaddes Emanetlere bile sahip çıkamamak, ne utanılacak hâldir?.. Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethedince, Hilafeti de buradaki Halife'den devralmış ve Emanet-i Mukaddese'yi bu vesileyle İstanbul'a, Topkapı Sarayı'na getirmişti... Bu hadiseden sonra İstanbul aynı zamanda İslam dünyası için Hilafetin de merkezi olarak unvanları arasına "Darülhilafe"yi de ilave etmişti. O günden sonra 40 hafız, Mukaddes Emanetler Dairesinde tâ 1924 yılına kadar geceli gündüzlü Kur'an-kerîm tilavet etmişlerdi. Mehmed Vahidedin dahil tahttaki Halife Padişah, her sene 15 Ramazan-ı şerifte bir merasimle Mukaddes emanetler dairesine gelir, devlet erkânı, ulema, meşayih hazır olduğu halde emaneti mukaddese açılarak daha evvelden bu eşyaların yanına teberrüken konmuş mendil, tesbih gibi şeyler bizzat padişah tarafından misafirlerine hediye edilirdi. Suudi Arabistan kurulunca bir ara Mukaddes Emanetleri istemek gibi bir cür'et gösterdi. Mümkündür ki bizimkilerin Haremeyn-i Şerifeyn bölgesini müştereken idare etmek gibi hakkımızı hatırlatmaları şeklindeki bir sebeple bu talep devam ettirilmedi. Ne var ki bu tarz yüz kızartıcı ihmallerin işitilmesi bazı başkentlere "acaba" dedirtecektir. Lafının dahi edilmesi alnımıza kara leke olur. Ecyad Kalesinin yıkımına mani olamayan Türkiye bir de Mukaddes Emanetleri koruyamaz duruma düşerse itibarı yerlerde sürünür. Şimdi gelelim kaçınılmaz sorulara... Mukaddes Emanetler, neden muhafaza edilemez? Neden güve ve kurt önlenemez? İhmal mi, ihanet mi? Tahsisat mı yok? Eleman mı noksan? Bunlar ve benzerlerinin hiçbiri asla ve kat'a mazeret olamaz. O eşya üzerinde sadece Türk milletinin değil, kıyamete kadar gelmiş ve gelecek bütün ümmetin, bu kadar da değil onlar aynı zamanda tarihî eşya olmaları itibariyle insanlığın hakkı var. Bu vesileyle gelelim kafamızı hep kurcalayan bir başka meseleye... Gerçi Dolmabahçe de zaman zaman benzer tesbitlerle haberlere konu olmakta, onun bakımı da Topkapı'dan daha ileri değil ama biz sormak mecburiyetindeyiz, neden Dolmabahçe "Saray" unvanına sahipken Topkapı "Müze"dir. Neden Dolmabahçe Sarayı TBMM Başkanlığına bağlıdır da Topkapı Müzesi Kültür Bakanlığı'na tâbidir? Eminönü'nde durup gelen geçen 100 kişiye Topkapı'yı göstererek "şurası neresi?" diye bir soruşturma yapınız bakalım sonuç ne çıkacak. Göreceksiniz ki yüzde yüz olarak halk, "Topkapı Sarayı" diyecektir. Tarihin "Saray", halkın da "Saray" dediği bir yere hangi zihniyetin marifetiyle "müze" denmiştir? Topkapı Sarayı da TBMM başkanlığına bağlanmalıdır. Bu onun hakkıdır. Topkapı'ya ikinci sınıf muamele reva görülemez Unutmayınız, Türkiye, İstanbul'dur, İstanbul da Topkapı Sarayı. Topkapı Sarayı, İstanbul'un ruhudur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.