Şu sıralar Çukurova, muhteşem bir yeşillik içinde. Çukurova'nın merkezi Adana. Adana artık fiilen iki parça, eski Adana ve yeni Adana. Eski Adana'yı karış karış biliyoruz. Yeni Adana'yı bilmiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, bizi arabasına alıp yeni Adana'yı esaslı bir şekilde gezdiriyor. İntibamızı tek cümleyle özetleyebiliriz. Bu şehir, dünyanın gelişmiş yerleriyle yarışacak kadar güzel. Geniş caddeler, parklar, ağaçlar, kaliteli binalar, mimarisi çok hoş camiler, okullar. Deniz denecek kadar zengin bir baraj. Üstünde asma köprülerin bulunduğu tertemiz Seyhan Irmağı..dile kolay 200 bin yeni konut inşa edilmiş. Eski Adana ise, onu da tek cümlede anlatabiliriz. Eski Adana, haylice geriye gitmiş. Halbuki tarih eski Adana'da. Turist, eski Adana'ya gelir. Yağ Camiî, Yeni Cami, Kemeraltı Camii, Ulu Cami, Taşköprü, Büyüksaat, hanlar, hamamlar vs. vs... Eski Adana'da isimler de ilginç. Adana mahalli yönetiminin şöyle bir fikri olmuş. Şehri iskânı kuzeye çekip yeni bir şehir kurduktan sonra eski Adana'ya yönelerek burayı bir kültür ve turizm merkezi haline getirmek. Ne var ki hadise belediye bütçesini aşacak kadar büyük. Ancak tarihi Adana'nın da ziyan olmaması şart. Bu noktada belediye, turizm bakanlığı ve vakıfların dakik bir koordinasyon içinde çalışmaları gerekiyor. Vakıflar, Yağ Camiî'ni çok güzel imar etmiş. Ulu Cami'dense tarihi çiniler çalınmış. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın şu günlerde açıklayacağı bir hizmet planı daha var. Ormanları kara keçilerden kurtarmak istiyor. Toroslar keçi tehdidi altında. Ya büsbütün keçiden arındırmak veya beyaz keçi besleme alışkanlığı geliştirmek. Orman azalınca erozyon başlıyor. "Adana turizmi" derken kastımız sadece Adana vilayeti değil. İlçeleri zaten Adana. İlaveten Mersin, Osmaniye ve İskenderun da var. Ceyhan, Yılan Kalesi, Kurt Kulağı Külliyesi ve daha onlarca tarihi eseri, dağları, ovaları bereketli toprağı ile turizme merkez olacak bir yer. Kurt Kulağı Camii'nin eşi olduğunu tahmin etmediğimiz orijinal minaresini burada anlatmak imkânsız. Payas da öyle. Bu ilçede deniz kıyısında tarihi bir kale yükseliyor. Dadaloğlu burada hapis yatmış. II. Selim devrinde Sokollu Mehmed Paşanın talimatıyla Mimar Sinan'ın inşa ettiği muhteşem külliye de burada. Camide abdest alınırken oturulan taşlar bile şaheser. Bedesten'e dua kubbesinin altından giriliyor. Burada biraz durmak lazım. Akdeniz'in kıyısındaki bir köşeye vatanın mührü sayılan bu eserleri nakşeden kim? Bir Osmanlı başbakanı. Onun aslı ne? Sırp. Osmanlı Türkü bir Sırp'ı almış ondan bir kahraman çıkartmış. Anadolu coğrafyasındaki bu eserler, lisanı hal ile bugünler için ders vermekte. Osmanlı, Türk'ün en hası iken Türkçülük yapmamış. Belki zaruret olmayınca Türk kelimesini de pek telaffuz etmemiş. Ancak Türk millet için lazım gelen her ne ise onu en iyisiyle hayata geçirmiş. Bu sebeple şu ân devletin başındaki insanların menşelerine dair densizce sözler etmek hem yanlış, hem zararlıdır. Payas'ın belediye başkanı Bekir Altan'ın iki dedesi de Fransızlara karşı çarpışmış. Şimdi de kendisi Payas'ı kalkındırmak için geyret sarf ediyor. Mersin, Tarsus, Misis, Ceyhan, Kadirli, Osmaniye İskenderun ve ötekileri.. Tarih ve tabiat zenginliğiyle dolu. İstanbul Çatladıkapı'daki Necip Fazıl Kültür Evi. Eski Fransız hapishanesi. Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü Ceyhan'ı dolaştırırken bir bakıyoruz Fransız'ın kötü izlerinin benzerleri Ceyhan'da da mevcut. Bize soykırım iftirası yapanlara elbette ayna tutacağız. Aytaç Durak Beye en büyük derdinin ne olduğunu soruyoruz. "Göç almak ve göç vermek" diyor. Adana, sürekli olarak doğudan göç almakta. Gecekondu problemi burada da yaşanıyor. Biraz durumları düzelenler İstanbul başta olmak üzere batıya taşınmakta. Onun için devletin, tarih tabiat ve cömert insan mekânı, Yörük, Türkmen yurdu Çukurova'ya azami ihtimam göstermesi gerekir. Turizm yatırımları Akdeniz'in batı tarafına yığıldı. Orada fazlalık bile var. Artık bu yatırımlar Akdeniz'in doğusuna çekilmeli. İstanbul'un asayişini Adana'da Diyarbakır'da halledebilirsiniz. İnsanları doğdukları yerde doyurmanın yollarına bakmalı. Ayrıca imkânı olan vatandaşlarımız da önce Anadolu'yu gezmeli. Önce Paris, Madrid, Londra, New York değil, önce Anadolu. Zenginliklerden başınız dönecektir. Daha evvel gelmediğiniz için kendinize kızacaksınız. Bu sebeple turistik maksatla yurt dışına gidenlerden evvela en az 5 vilayetimizi ziyaret ettiğine dair belge istemeli. Anadolu, mahzun tarihi eserleri, rengarenk ağaçları, tabiatı ve ucuz ikramlarıyla yerli-yabancı turist beklemekte. Yatırımcı, müteşebbis, bu yöreleri, bu Kız Kalelerini, Kurt Kulağı Külliyelerini, Payas Kalelerini keşfetmeli. Adana'da tecrübeli bir vali Cahit Kıraç. Duayen bir şehremaneti Aytaç Durak var. Bunlar Mersin, Osmaniye, Hatay için. Geniş anlamıyla ili ve ilçeleriyle Çukurova'nın tamamına mihver olmalı. Bölgenin genç valileri, genç belediye başkanları, münferiden bir şeyler yapmak istemekte. Bu arzuları birleştirip kuvvete, hizmete çevirmeli. Çukurova'da deniz var, dağ var, ağacın, çiçeğin envai çeşidi var, mahalli yemeğin bin türlüsü var. Turist yok. Turizm altyapısı yok. Hükümete de bakanlığa da vakıflara da valiliklere de belediyelere de müteşebbislere de çok iş düşüyor.