Türk medyası denince şunlar sıralanabilir: Gazeteler, internet gazeteleri, dergiler, radyolar, televizyonlar. Artık vardıkları seyir ve özellik bakımından bunlara yayın evlerini de eklemek lazım, insan hayatında önemli bir yeri olan kitap yayınlamaktalar. Daha evvel de temas etmiştik. Basın dünyamızın 3 dönemi var, matbuat, basın ve medya dönemleri. İlk ikisinde televizyon yok. İnternet hiç yok. Medya dönemindeyse hepsi var. İlkinde ileri teknoloji, hayal bile değil. Her şey el mahareti, kafa gücü, çalışanın enerjisine dayanmaktaydı. Şimdi basın toplantısı devam ederken muhabir haberini görüntülü olarak geçebilmekte. Şu sütunda okuduğunuz makalelerin bir çoğu cep telefonu üzerinden yazıişlerine ulaşmakta. Medyada teknolojik imkânlar hızla gelişmesine mukabil türlü problemler aynen devam etmekte. En mühim problem itibar, inandırıcılık. Bir medya devine bir de bakıyorsunuz devlet, âniden el koyuyor. O âna kadar imparator olarak görülen patron acınacak hallere düşüyor. Medyada baca kurumundan berbat magazin kirlenmesi yaşanıyor. Buna ne yazık ki kitaplar da katıldı. Magazin kelimesi bile yetmez. Daha doğrusu ekran ve sütunlarda görünenlere magazin demek hafif kalır, pespayelik demek, acı gerçeği daha iyi anlatır. Hiçbir Türk, bir yabancının yanında anlı-şanlı gazetelerimizi açıp rahatlıkla okuyamaz. Artık Türk medyasının baskı kalitesi, teknolojiyi yakalama, dağıtım meselesi ve benzeri bir derdi yok. Fakat ortada dünyanın "gazete" olarak telakki ettiği gazete gibi gazete neredeyse mevcut değil. Kötü okuyucu ürettiler. O yüzden artık ciddi yayın yapmaya cesaret edemiyorlar. Yaparlarsa tiraj kaybederler. Nitekim bir gazetenin internet sitesi kadın bedeni teşhir etmeyeceklerine dair söz verdi, bunu yapmanın ne denli kötü olduğunu anlata anlata bitiremedi ama sözünde bir ay durabildi. Basın dördüncü kuvvet. Diğerleri... Meclis. Hükümet. Mahkemeler. "Yasama, yürütme, yargı" üçlemesini yukarıdaki gibi ifade etmek de mümkün. TBMM bu dönem temsil sıkıntısında değil. İktidar çoğunluğa sahip olduğu için güçlü hükümet kurabilir. Mahkemelerin dertleri çoktu. Yine çok fazla. Üst dereceler şu veya bu şekilde zaman zaman politikaya bulaşabilmekte. İstinaf mahkemelerinin kurulmasıyla yüksek yargının işi azalacak. Artık adalet kiralık binalarda tevzi edilmiyor. Medyaya gelince, o dördüncü güç. Hülasa etmeye çalıştık. İlave etmek gerekirse, demokrasilerde muhalefet partileri olmazsa olmazdır. Medyada da çok seslilik olmazsa olmaz bir gerçek. Ancak şimdilerde Türk medyasının tekelleşme yeni bir derdi var. İktidara karşı olan da yanında yer alan da aynı patronaja bağlanacak. Olmaz böyle şey. Onun için iktidarın medyaya eğilmesi şart. Türk medyası başındaki "Türk" kelimesini şerefle temsil edebilmeli. Tekelleşmenin önüne geçmeli. Pespaye, müstehcen, seviyesiz yayınlarla zaman öldürülmemeli, göz ve kalp kirletilmemeli. Okul önünde uyuşturucu satmakla gençliği bu yayınlarla dejenere etmek arasında bir fark var mı? Bazı tv'lerle internet siteleri, arkadaşlık adı altında pazarlama yapmaktalar. Bütün bunlar ve benzeri sebeplerden dolayı... Kâğıt herkese eşit verilmemeli. Reklam için kıstaslar olmalı. Tiraj veya ziyaretçi sayısı tek ölçü sayılmamalı. Medyanın bir taraftan problemleri çözülmeli, fakat basın hürriyetine ziyan gelmeden bir taraftan da disiplinler konmalı. Bu disiplinler ekonomik, kanuni ve mesleki vs olabilir. Başıboşlukla hürriyet farklıdır.