Tezimizi bir kere daha yazalım: -27 Mayıs 1960 Darbesi yalnızca üç güzide devlet adamını idam etmemiştir. Onlarla birlikte zengin Türkçe'yi de idam etmiştir. Geçen hafta Özbekistan'da, Timur Han'ın ülkesinde bu acı gerçeği bir kere daha yaşadık. 1960 öncesi yani zorlamaya maruz kalmamış büyük medeniyetimizin Türkçesi kullanıldığında anlaşmak için hiç bir sıkıntı kalmamakta. Ondokuzuncu asrın ikinci yarısında İstanbul'da çıkan bir gazete, Orta Asya'da da okunabiliyordu. Yazı ve Türkçe birliği vardı. Bu birlik, başta Türkiye olmak üzere alfabelerle sık oynanması, boyları millet yerine ikame etmek için uzun süreli sistematik çalışmalar yapılması, rejim farklılaşmaları gibi sebeplerle ziyan gördü. Şimdi cümlemize düşen bu ziyanı tamir ve telafidir. Gaspıralı İsmail Bey, "dilde, fikirde, işte birlik" demişti. Bu proje bugün de muteberdir. Türk Konseyi'nin işlerlik kazanması gerekir. Türk dünyasında Türkçe ve para birliğine gitmek büyük zarurettir. O zaman işte birlik daha da gelişir. Bir Özbek Türküyle bir Türkiye Türkünün ve diğerlerinin İngilizce anlaşması ne kadar utandırıcıdır. Sadece o da değil, alışverişte de ya Avrupa veya Amerikan parası geçiyor. Aynı ayıp, Türkiye ve Orta Doğu ülkeleri arasında da yaşanmakta. Bu itibarla dil ve para birliği şarttır. Dil birliği elbette birebir olmaz. Çünkü Türkçe'nin üç büyük lehçesi var. Çağatay Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Anadolu Türkçesi. Bütün Türkî lisanların yüzük taşı İstanbul Türkçesidir. İstanbul Türkçesi pırlanta gibi işlenmiş bir imparatorluk lisanıdır. Bundan başka şiveler ve ağızlar da mevcut. Asılda birlik gerekir. Bu da buyrukla olmaz. Nitekim bir buçuk asır evvel seyyah, kitap ve daha sonra da gazetelerin yaptıklarını bugün TV'ler icra etmekte. Özbekistan'a gittiğimizde Kurtlar Vadisi dizi filmi oyuncularını bize sordular, dönüşte gümrükten çıkarken de gümrük memuru, bu dizinin başrol oyuncusunu sevdiğini söylemeden edemedi. Lenin-Stalin, Türk dünyasını sun'i hudutlarla farklılaştırarak yerine alt kimlikleri millet olarak benimsetti. Komünist idare, Türkçe yerine mahallî olanı millî dil diye inandırdı. Türlü tesirlerle asırlardan süzülüp gelen Türkçe perişan edilmiştir. Şimdilerde yapılması gereken o Türkçe'nin yeniden hayat bulması ve eski topraklarında tekrar filiz vermesidir. Azerbaycan'ın işgalden sonraki ilk anayasasında "Azerbaycan'ın dili Türkçe'dir" yazılmışken bu cümle daha sonra Azericedir şeklinde değişti. RTÜK temiz Türkçe'nin kullanılma ve devamına dair teşvik edici tedbirler alabilir. Bu da yasaklama, cezalandırma yerine Türkçesi temiz dizilere mükâfat vermek şeklinde mümkündür. Türk devletleri, kendi aralarında kendi millî paralarını kullanabilmeliler. Ortak Türkçeyi öne çıkartan yarışmalar yapılabilir. Bunlar asırlık millet projeleridir. Kimse kendi topraklarında el olmasın. Dilden mahrumluk yabancılaşmayı getirir.