İşgal, sonsuza kadar devam edemez. Ramallah, Nablus ve Cenin'de ilelebet kalmamızı mı istiyorsunuz? Bu sözler kimin olabilir? Herhalde "kasap" lakaplı İsrail başbakanı Ariel Şaron'un olamaz. Hayır, tam aksine, doğrudan doğruya onun. Sözler, aşırı sağcı İsrailli politikacı Şaron'un. Şaron, bu sözleriyle herkesi şaşırttı. 75 yıllık siyasi hayatında ilk defa İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'de işgalci olduğunu itiraf ediyor. Oysa, aynı Şaron, ömrü boyunca Tevrat'a dayanarak Batı Şeria'nın "vaad edilmiş toprak" olduğunu iddia eden görüşün en ateşli savunuculuğunu yaptı. O halde bu dönüşün sebebi ne? Bush yönetimi, İsrail başbakanının masasına "Ortadoğu barışı için bir yol haritası" koydu. İsrail, çaresiz bu haritayı kabul ediyor. Ortadoğunun yeniden şekillenmesi cümlesinden olarak Filistin devleti de kurulacak. İsrail, 2005'e kadar işgal ettiği topraklardan çekiliyor. Artık sağduyunun hakim olması lazım. Yeter artık Filistinlilerin ölmesi, ardından intihar saldırılarıyla tekrar hem Filistinli hem Yahudilerin ölmesi. Bütün dinler için mukaddes olan topraklarda kan akmayan, adam ölmeyen gün yok. Üstelik de en hunhar bir şekilde. Bunların bitmesi lazımdı. Ve öyle görünüyor ki bitecek de... Türkiye, kendi üzerine kapanmış, şaşkınca genç subay-ihtiyar subay, darbe vs. saçmalıklarıyla zaman öldürürken bölgemizde bunlar cereyan ediyordu. Hatta Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bir ara bu gelişmelere dikkat çekerek Filistin devletinin kurulma müzakerelerinin Ankara'da yapılması için atağa geçmemiz gerektiğine dair bir şeyler de söyledi ama. Ankara, o toz-duman arasında bu teklifi işitmedi bile. Sade işitmese neyse. Bakan, nasılsa bizim. Bir kere daha söyler. ABD-İran gerginliğini bile az kalsın fark etmiyorduk. Neyse ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün, asılsız sözleri yalanlamasıyla her şey normale döndü de işimize bakar olduk. Şimdi yapılması gereken bölgedeki ağırlığımızı arttırarak korumamızdır. Arap ülkelerini de barışa katkı konusunda ikna etmeliyiz. Abdullah Gül, İKO'nun Tahran'daki toplantısında bunu yapmaya çalıştı. Şüphesiz daha sonra da devam edecektir. Zımnen şu yapılmalıdır. ABD, İsrail'i ikna ediyorsa Türkiye de Arapları ikna edebilmelidir. Bundan böyle dış politikada takım halinde hücum günüdür. Geçen hafta güme giden temenni hayata geçmeli. Şaron ve Arafat Ankara'da el sıkışmalılar. Filistin çilesinin bittiği, Filistin devletinin kurulduğu Ankara'da ilan edilmelidir. Bunu yapmaya her bakımdan hakkımız var. Bölge şartlarına hakim olmalıyız.