Son olaylar, Türkiye'nin bölgedeki lider devlet mevkiini pekiştirdi. Suudi heyetinin gelişi bundan. Eğer başka yerlerde olsaydık bu seyahat de tehir edilirdi. Suudi kralının Ankara'da bulunduğu saatlerde Irak cumhurbaşkanı yardımcısı da buradaydı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihten, kültürden, nüfus yapısından, silahlı gücünün kudretinden, iş adamının dünya çapında eserlere imza atmasından, ticaretinden, bilişiminden, stratejik yerinden vs. vs... aldığı destekle bölgede müracaat kapısı haline gelmiştir. Başa bela edilen şu PKK densizliği bir kenara bırakılırsa ülkemiz şu ân etrafındaki ateş çemberine rağmen huzur diyarıdır. İstikrarla kalkınmakta. ABD, Irak'ı işgal etti. Suriye'nin üzerine yürür gibi yaptı. İran'la ağız dalaşında. Filistin ve Lübnan onun tasvibiyle haritadan kazınmak isteniyor. Türkiye'de ise sempatisi yerlerde süründüğü halde aleyhte en ufak bir laf edemiyor. İsrail de öyle. Arap devletleriyle çekişmediği, dövüşmediği yok. Buna mukabil Türkiye ile münasebetleri çok iyi. Arap devletleri gerçeği görmüş olmalılar. Bölge liderliği Mısır'la veya bir başka devletle olacak gibi değil. Araplar, bunu hâlâ kavramadılarsa ne diyebiliriz? Ama kavrandığını zannediyoruz. Sıkıştıklarında, dara düştüklerinde canlarını atacakları yer Türkiye'dir. Aynı şey aslında İsrail için de mevzubahis. Suriye, Filistin, Lübnan kimden yardım istedi? Amerika'yı yok sayınız geriye ne kalır? İmparatorluk kavimlerinin birbiriyle didişmesi. İmparatorluğumuzun halefi Türkiye olduğuna göre "durun bakalım" deme mevkiinde olacak olan da biziz. Ne var ki bunu şu günkü dünya şartlarında tek başımıza değil, BM gibi birtakım kuruluş ve devletleri yanımıza alarak yapmamız gerekiyor. Ancak oyun kurucu bizim olmamız şart. Bu "arsanın" asıl sahibi toprağına gecekondu yaptırtmamalı. Hakem konumundayız. Ne yapacaksak neyi, kimi nasıl zorlayacaksak bu pozisyonu bozmadan yapmalıyız. Silahlı mücadele değil, diplomatik savaş vermeliyiz. Türkiye, hükümeti, devlet başkanlığı, askeri, medyası, sivil toplum kuruluşları ve elbette halkıyla şu akan kanı durdurup yerine barışı tesis edebilmeli. Bu kolay değil. Mutlaka kolay değil. Ancak işte bu zorluğu aşabilirsek çok oyunları da bozabiliriz. Deve mi kuş mu, ceylan mı canavar mı olduğu bugün de belli olmayan BOP'un bizi zora sokacak muhtemel tehlikelerinden uzak kalmamız da bu yolla mümkün olacaktır. Tarafsız fakat etliye-sütlüye karışmayan kokmaz-bulaşmaz siyaset değil. Tarafsız fakat haklının yanında hakkaniyetle davranan, hakkı teslim eden gayretli, çalışkan bir devlet. Şu konum Türkiye için şanstır.