Bugün 22 Nisan 2008, okumakta olduğunuz bu gazetenin doğum günü. İnsanlar gibi kurumların da doğum günleri vardır. Türkiye gazetesi, elinizdeki bu sayı ile birlikte 39 yaşına giriyor. 39. yaş günü dolayısıyla düşüncelerimizi dile getirmeye çalışalım. İnşallah gün olur 93. doğum günü için de yine bu sütunda bir halefimiz, fikrini yazar. Bu gazete, ismini yurdundan, rengini bayrağından alan Türkiye, birinci sayısını yayınladığında tarih 22 Nisan 1970, günlerden çarşambadır. Türkiye gazetesinin en büyük hususiyeti... Reaksiyoner tavırlara uzak durması oldu. İnançlı, muhafazakâr kitleyi devletten, müesses nizamdan uzağa çekmedi. Devlet-millet kaynaşmasına çalıştı. Devletin ve devleti teşkil eden kurumların yanında yer aldı. Zorluğu tahmin edersiniz. Bu gazete, 13551 gündür okuyucu ile buluşuyor. Gazete çıkartmak, radyo ve televizyon yayını gibi değil. Sayfası belli, sütunu belli, basılacağı zaman belli, hatta okuyucuyla buluşacağı saat bellidir. Türkiye gazetesi, çetin yolları aşa aşa bugünlere geldi. İlklerin altında imzası var. İlk defa elden gazete dağıtım sistemini getirdi. İlk defa özel radyo-televizyon kurdu. İlk defa hastane açtı vs.. Sadece reklama güvenmedi. Ticaret yapıp para kazanma yoluna gitti. Sonra holdingleşti. On binlere iş verdi. Evleri cildler dolusu kitap ve ansiklopedilerle doldurdu. Temiz inanç ve derin tarih şuurunu besledi. Şu ân Türkiye'de bir rekora sahip. Hiç el değiştirmeden gidiyor. Bizde çıkan bütün gazeteler sahip değiştirmiştir. Türkiye gazetesi, sayın Enver Ören'le yoluna devam ediyor. Bir farkla ki şimdilerde genel müdür sayın Ahmet Mücahid Ören. Türkiye, geçen zaman içinde hep ılımlı bir tavır içinde ve orta yolda oldu. İtikatta, milliyette, siyasette. Başlangıçta seçtiği kaynaştırıcı tutumu hep devam ettirdi. İfratlardan kaçındı. Bu yüzden bizatihi okuyucu ona "huzur veren gazete" dedi. Nice neslin yetişmesine imza atmış oldu. Bugün onların içinde devlet kademelerinin çeşitli tabakalarında çok sayıda insan var. Burası aynı zamanda bugün medyanın her alanında çalışan binlerce meslek sahibine mektep oldu. Geçen yıllar zarfında onlarca yazar bu sayfalarda kalem koşturdu. Birçok genel yayın müdürü, yazı işleri müdürü görev yaptı. Arada unutacağımız çıkabilir. Onun için isim vermeyeceğiz. Hepsini rahmetle anıyoruz. Sayın Nuh Albayrak, çiçeği burnunda içerden yetişme son genel yayın müdürü. Bir yayın grubunda en mühim unsur gazetedir. Çünkü en zor kurulan ve en zor devam ettirilen odur. Gazete lokomotiftir. Hele günümüzde televizyonu, radyoyu kolayca kurabilirsiniz. Ama gazete her devirde olduğu gibi bugün de zor gerçekleşmekte. 50 günü doldurmadan veda eden nice gazete gördük. Artık hemen her alanda alabildiğine rekabet var. Ne liberal gazeteler sahasında tek. Ne sosyal demokratlar. Ve ne de muhafazakâr olanlar. Her birinin yanında-yöresinde 3-5 refîki mevcut. Eskiden rakîb, değil refîk/arkadaş derlerdi. Rekabet herhalde kaliteyi zorlayacaktır. Gazetede en fazla yük çeken yazı işleridir. Orası mutfaktır. Yazarın da yükünü onlar çeker. İstikrar içinde fakat acı tatlı günlerle dolu 38 yılı, dağları-deryaları aşıp 39. yıla varmak, yaşayan bilir ki hiç kolay değil.. "Yetişmemizde payınız var" diyen bakandan, valiye, sivil toplum yöneticisinden öğretmene kadar nice insanla karşılaşıyoruz. Şu gazetenin 9 yaşından 90 yaşına kadar okuyucusu, samimiyetle onu takip etmekte. Geçen hafta bir okuyucumuz, Hamdi Özsoy Bey, telefonda bir taraftan ağlıyor bir taraftan soruyordu "ne istiyorlar?" Kapatma dâvâsına üzülmüştü. 92 yaşındaydı, Pınarhisar'dan arıyordu. Hata, eksik yok mu? Olmaz olur mu? Ancak önemli olan iyi niyet, gaye. Bir gün bile aksatmadan her sabah evlerde, iş yerlerinde olmak, ne tatlı azaptır. Gayemiz ülkemizin dirliği, insanın güzelliği. Bir yıl sonra bu gazete 40. yaşına girecek. O gün herhalde çok şey farklı olacaktır. Daha Büyük Türkiye. Daha büyük Türkiye.