Başbakan Tayyip Erdoğan, her cephesiyle geniş bir tahlil yaptığı dünkü grup konuşmasında hadiseyi aynı zamanda tarihî boyutundan da ele aldı. Çıkan sonuç ortadadır. İster karada, ister denizde ve isterse havada Suriye tarafından Türkiye'ye karşı vuku bulacak herhangi bir ihlal, derhal ateşle karşılık görecektir. Bizim talebimizle toplanan NATO adına da açıklamayı genel sekreter Rasmussen yaptı. NATO Türkiye'yi haklı bulmakta. Bu fütursuz olayı kınamakta ve yanımızda yer aldığını ifade etmekte. Türkiye, ilk andan itibaren gayet soğukkanlı şekilde krizi yönetmiş ve konuşulacak zaman ve zemini iyi bir hazırlıktan sonra tesbit etmiştir. Bundan sonra BM'yi de devreye sokabiliriz. BM kanı durduracak kararlar almalıdır. Suriye, bugün iç savaş yaşamakta. Ancak bu teşkilatta kınama kararı almak bile kolay olmuyor. İsrail, Amerikan vetoları yüzünden yıllar yılı kınanamamıştır. Suriye de Rusya ve Çin'in arka çıkmasıyla kınanamadı. Şimdiden sonra bu iki devletin tutumlarında bir değişiklik olur mu bilinmez. İşin aslına bakılırsa Rusya'nın da Çin'in de Suriye sebebiyle Türkiye ile ihtilafa hatta şekerrenk bir tatsızlığa düşmeleri beklenmemeli. Fakat yine de belli olmaz. Diğer taraftan İran, İsrail ve bölücü örgüt faktörleri de var. Baas rejiminin arkasında üç devlet alenen, bir devlet saklı şekilde bir de bölücü örgüt bulunmakta. Şu gerçek de gözden hiç kaçmamalı: Hava kuvvetlerimize ait jetin düşmesi ve sonraki gelişmeler sürecinde ne döviz fırladı, ne fırınlar önünde kuyruk oldu, ne dolaplara erzak dolduruldu, ne rezervasyon iptalleri yaşandı ve ne de kimsenin gündelik hayatında bir değişiklik oldu. İşte istikrar budur. Hadisenin ihtilaf boyutuna gelince. Eğer bugün dünya ve bölgemiz birtakım değişimler yaşarken bizde hâlâ 'yurtta sulh, cihanda sulh' denerek etliye sütlüye karışmayan ürkek politikalar güdülse, 'NATO'ya bağlıyız, müttefiklerimizle yaptığımız andlaşmalara sadıkız' gibi beylik sözler dışında bir şey denemeseydi taraf olmazdık. Ama biz bugün tarafız. Neden tarafız? Taraf olmamız gerektiği için tarafız. Dini, tarihi, içtimai, coğrafi, kültürel gibi hayli sebepten dolayı tarafız. Bu mahalle bizim. Madde bir, bu olanlar büyüme sancılarıdır, risk almadan, büyüme olmaz. Madde iki, uçak düşürülmesinin arkasındaki asli mânevî fail BM Güvenlik Konseyi'dir. Şayet Rusya ve Çin Suriye'ye dair BM kararlarını veto etmeselerdi bugün belki de Baas rejimi çoktan yıkılmış, Suriye halkı hürriyet ve demokrasiye kavuşmuş ve Beşar Esad da hakim önüne çıkartılmıştı. BM'nin bu köhne yapısı değişmelidir. Dünya, bu Güvenlik Konseyi ile beklediği huzur ve barışı bulamaz. Hem İİT ve hem BM'de güçlenmeli ve hem de üye olduğumuz bütün müesseseleri faal ve müessir hale getirmeliyiz. Türkiye şimdi hem kararlı. Hem cesur. TEBRİK Büyük Türkiye'ye büyük Türkiye gazetesi sunmak için aylardır hummalı bir çalışma yaparak gazetemizin bugün huzurlarınıza yepyeni bir yüz ve zengin bir muhtevayla çıkmasını hazırlayan Genel Yayın Yönetmenimiz Nuh Albayrak ve değerli ekibini tebrik ederiz.