"Türkiye, NATO ve Avrupa Birliği"

A -
A +

Genelkurmay, Harp Akademilerinde "Türkiye, NATO, AB Perspektifinden Kriz Bölgelerinin İncelenmesi ve Türkiye'nin Güvenliği'ne Etkileri" isminde bir sempozyuma ev sahipliği yapmakta. İki gün süreli sempozyuma yerli yabancı konuşmacılar ve çok sayıda davetli katılıyor. Sempozyumda genelkurmay ikinci başkanı orgeneral İlker Başbuğ, uzun bir açış konuşması yaptı. Bu bir klasik hoş geldiniz konuşması değildi. Gündemdeki hemen her mevzua dair tahliller, bunlardan da öte hayli kabarık soruya yer veren bir takdimdi. Soru daha yerinde bir ifadeyle suallerle yapılmak istenen belliydi, zihinleri uyandırıp düşünmeye sevk etmek. Sayın Başbuğ, takdimini makro planda, ancak tabiî ki Türkiye ve menfaatleri eksenli olarak yaptı. Bunu yaparken de şuurlu bir soğukkanlılık içindeydi. Dile getirilenleri geniş özetler halinde medya unsurlarının vermesi gerekirdi. Doğrusu bu iken medyanın yine bir fikri sabit halinde laikliğe odaklandığı haberini aldık. O uzunluktaki bir konuşmada çok hususu bir tarafa bırakıp temas edilen konulardan yalnızca biri olan laikliği cımbızlayarak ön plana çıkartmak kasıt değilse ahmaklıktır. Laiklik ne ise o haliyle ele alındı. Ne bir ima vardı, ne bir gönderme. Bazı medya unsurları askeri farklı göstermekte, kendi fikirlerini onlara giydirip milleti tedirgin etmekteler. Halbuki sempozyum, zamanlama olarak da düzen, tertip, fikri seviye olarak da fevkalade cereyan etmekte. Bu sempozyum, iki önemli faaliyetten önce bir düşünce kulübü anlayışıyla tertiplenmiş. O toplantılardan biri G 8'ler diğeri de tam bir ay sonra İstanbul'da gerçekleşecek NATO zirvesidir. Asker ve siviliyle, aydın ve halkıyla kamuoyu hazırlanıyor. ABD Hükümeti 1 yıldır Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu diye bir kavram ortaya atmış bulunuyor. Ortaya attılar ve seyrediyorlar. Dünya, bunu körlerin fili tarifi gibi konuşmakta. Ne olduğu, ABD hükümetinin neyi kastettiği G 8'ler ve NATO zirvesinde anlaşılacak. Şimdilik tahmin edilen "Ortadoğu" tarifinin terk edileceği, bunun yerine Fas'tan Çin Seddi'ne uzanan bir coğrafya kast edilerek Büyük Ortadoğu dendiği.. Bir zamanlar gündelik dilde yaşayan "Demir Perde" bugün nasıl artık ansiklopedilere ait bir kelimeyse belki yarın "Ortadoğu" da öyle olacak. Bir kavram tarihe karışırken, bir coğrafyanın da sarsılması, yeniden sürülmesi, hudutların değişmesi, siyasi inşaların olması, bazı iktidarların yıkılması gibi bir çok beklenmedik olay da beraberinde gelebilir. Türkiye'nin Turgut Özal'la hayata geçirmeye çalıştığı Adriyatik'ten Çin Seddi'ne idealini G.W. Bush, Akdeniz'in altından geçen bir kuşakla kendi çıkarları doğrultusunda tekrarlama peşinde. Nerden bakarsanız bakınız, Türkiye, coğrafya, tarih, kültür, insan unsuru ile bu tarifin merkezindedir. Su ve enerji kaynaklarına ya sahiptir veya komşudur.Yeni yapılanmalarda tayin edici rol oynaması gerekir. Akdeniz'in üstünden ve altından geçerek Adriyatik'ten Çin Seddi'ne ve Fas'tan Çin Seddi'ne uzanan kuşaklar Türk mavisidir, bu iki kuşağın arasında kalan alan ya doğrudan veya interland olarak Osmanlı ve Selçuklu ve Türk bölgesi. Hatırlanacağı gibi eskiden "orta şark" deniyordu. "Ortadoğu" çeyrek asırlık bir tariftir. Şu günlerde doğum ve ölüm yıldönümlerini idrak ettiğimiz büyük fikir adamımız Necip Fazıl'sa başka bir tarif yapmaktaydı "Büyük Doğu". Büyük Doğu, bir mekândan ziyade işte turkuaz mavinin hüküm sürdüğü coğrafyadaki anlamın adıydı. Kavramlar, sabit, kaygan ve kaypak olmak üzere üçe ayrılabilir. Üzerinde durulması gereken şudur. Kime göre Ortadoğu, kime göre Büyük Ortadoğu, kime göre Uzak Doğu? Birileri kendilerini merkez alıp tarifler yapmakta. Kendi coğrafyamıza sahip çıkmamız lazım. Unutulmasın ki bu toplantı NATO Zirvesinden tam bir ay evvel fakat İstanbul'un fethinin ise tam gününde yapılmakta. Biz bu coğrafyanın hakim ve adil unsuruyuz. Barıştan yanayız. Barışın teminatıyız. Teröre karşıyız. Bu bölge, o iki mavi kuşak arası bin yıl boyunca Türklerin elinde neden huzur içinde yaşadı da bugün insanlar bir birini doğruyor? Adı Ortadoğu, Büyük Doğu, Büyük Ortadoğu her ne olursa olsun bu iklimde insanlık Türklere, Türkler kendi değerlerine muhtaç.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.