En nihayet ülkenin Genelkurmay Başkanı bile medyadan yaka silkerek mevzubahis tavrı lanetlediğinden söz etti. Sebep herkesce malum. Medya, orduyu "genç subaylar" lafıyla ikiye ayırıp örtülü bir biçimde darbe kışkırtıcılığı yapmıştır. O halde aynı mantıktan hareketle şöyle denebilir: Bundan böyle bir "lanetli medya" var. Bir de lanetli olmayan. Her meslekte yüz akları ve yüz karaları olur. Fakat medyanın içine düştüğü durum çok vahimdir. 200 yıllık geçmişi olan bir meslekte yapılan haber, ülkenin Genelkurmay Başkanı tarafından yalanlanmakla kalmayıp bir de lanetleniyorsa bu noktada medyanın durup düşünmesi lazım. Medya denen gazete, radyo, internet, haber ajansı ve televizyonların iki görevi vardır: Tarafsız haber vermek ve dürüst yorum yapmak. Haberde taraf olunmaz. Yorumsa yazanın dünya görüşüne göredir. Her ikisi de asılsız bilgi üzerine bina edilemez. Şu hususa dikkat çekmek isteriz. Böyle bir haber TSK için değil de parti veya, sendikalardan biri veya büyük bir şirket için yapılsaydı da aleyhine haber çıkan kurumun başkanı basın toplantısı tertipleyerek haberi tekzip ederken bir de böyle bir kelime kullansaydı yer yerinden oynardı. Şimdiki pişkinlik adamına göre muameleden ileri gelmekte. Kısa bir süre önce yazdığımız "Seyirlik" başlıklı yazımız boşuna değildi. İğneyi bu mesleğe batırmak için kaleme almıştık. Az zaman sonra bu hadise patlak verdi. Medyanın mutlaka kendine çeki-düzen vermesi gerekir. Televizyonlar, magazin sirkine, gazeteler seyirlik kâğıda dönüştü. Bir medya unsuru, her şeyiyle içinden çıktığı toplumu yansıtmalı. Onun disiplinlerine uymalı. Kurumlarına, ahlaki yapısına, inançlarına, örfüne saygılı olmalı. Bilinmeli ki lanet sadece sayın Özkök'ten de gelmiyor. Hakkı yenen, aleyhine asılsız haber yapılan, haberlerin etkisiyle yuvası yıkılan, tekzibi yayınlanmayan daha nice kimse de sonunda lanet mekanizmasını işletmek zorunda kalmaktalar. Bu noktada mesleki kuruluşların da göstermelik olmaktan çıkması lazım. Medya meslek kuruluşları işçi sendikaları kadar etkili değilse varlıkları neye yarar? Onun için Genelkurmay Başkanlığına yapılan çağrı beklenen karşılığı göremedi. Elbette medyanın en azından belli tiraj ve reytingdeki organları askeri toplantılara davet edilmeli. Eğer ortada istenmedik bir durum varsa bu ancak diyalogla çözülür. Medya kuruluşları, bazı yazar, gazete ve televizyona akredite verilmemesine karşı çıkmakta. Atılan adım doğru. Lakin, şu şartlarda kimse dönüp bakmaz. Büyük prestij kaybı var. Ne yazık ki memleketimizin bir numaralı meselesi medya.