Kurutulmuş bir gül demetinin üzerinde kır menekşesi 7 yıldır evimizde. Tek gövdeden çıkan iki dallı menekşe, haylice yıpranmış vaziyette. Bu menekşeyi Bağdat'taki Türk Şehitliği'ni ziyaretimizde Genç Osman'ın kabrinden bir mukaddes emanet gibi hürmetle alarak getirmiştik. Şimdi bir kere daha o şehitliğimizi hatırlıyoruz. Asker gönderilme şekli ve Türk askerini Irak halkına takdim tarzı çok mühim. "İşgalci" damgası yemek berbat bir sıfattır. Yerli halk, her işgalciden nefret eder ve her işgalciye kurşun sıkar. ABD ve İngiltere kurtarıcı gibi gittilerse de işgalci olarak dönecekler. Kibirlendiler, Dünya'yı aldattılar, kazdıkları kuyuya düştüler. Şimdi ortak aramaktalar. Bir tarafta o çöllerde yatan Mehmetcikler, bir tarafta Kuzey Irak dağlarında yatan Mehmetcikler, bir tarafta Türkiye'nin uzun vadeli menfaatleri. Dünya liginde oynama şartı. Bütün mesele, bir oyuna gelmeden o oyunu kurallarına uygun oynamakta. Iraklıyla aykırılıklarımızı değil, ayrılıklarımızı değil ortak yanlarımızı ön plana çıkartmalıyız. Unutulmasın. Türk askeri, hiçbir toprakta işgalci olmamıştır. Irak çöllerinde yatan dedelerimiz, işgalci değildi. Bugün oradaki İngiliz askerlerinin dedelerini Basra'ya, Bağdat'a, Necef'e sokmamak için can verdiler. Onlar, Irak'ı işgal ettirmemek için canlarını verdiler. İşte bunun anlatılması lazım. Eski nesil Araplar, Kürtler vs. biliyordu. Yenilere tekrar anlatmak, inandırmak lazım. BM Bayrağı altında da olsa işgal askerleriyle birlikte vereceğimiz görüntü, ikna kabiliyetimizi zayıflatır. Irak'ın şartlarını, Kosova, Somali, Bosna ve Afganistan'la karıştırmamalı. Peki ne yapmalı? Eğer ABD-İngiliz tarafı samimi ise BM'den bir karar çıkartırlar: -Bütün Irak, özerk bir yapıya kavuşturulmuş ve Türkiye'ye bağlanması için karar alınmıştır. Türk askeri dışındaki bütün askerler, yeni idari şeklin Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından da kabul ve ilanı üzerine en geç 15 gün içinde Irak topraklarını terk edeceklerdir.