Türkiye'ye sıçramasın

Tam da Büyük Orta Doğu diye bir büyük bilmece üzerine konuşulurken. Ve tam da Irak'ta yeni anayasa yürürlüğe girecekken. Ve tam da mü'minler muharrem ayı huşusu içindeyken, Kerbela merkezli olarak Irak bir kere daha karıştı. Kerbela'da başta hazreti Hüseyin efendimiz olmak üzere şehidleri anmak için toplanmış olanlar taarruza uğradılar, kan dökülen bir günde bir kere daha kan döküldü. Çok sayıda ölü var. Haberler "Şiilere saldırı" şeklinde verildi. Bu haber yanlış ve tehlikelidir. Kerbela'da toplanmış olanlar, yekpare şiilerden ibaret değildir. Hazreti Ali, hazreti Hüseyin, muharrem ayı ve kutsal aşure günü bütün Müslümanların müşterek değerleridir. Kaldı ki saldırı aşure günü değil, ondan bir gün sonra cereyan etti. Hedef, sadece Şiiler değil. Hedef, bütün bölge. Nitekim eş zamanlı diğer saldırı Pakistan'ın Kette şehrinde cereyan etti, orada da çok kişi öldü. Böyle olaylara İslam lügatinde "fitne" denir. Fitne, bozgunculuk ve kargaşa çıkartmanın adıdır. Fitneye yol açarak kendilerine yol açarlar. Herkes âzâmi tetikte olmalı. Şii de Hanefi de bir oyuna getirilmek isteniyor. İşin garip tarafı Kerbela'da şüpheli olarak bir-iki İranlının yakalanmış olmasıdır. Ayrıca el Kaide'nin de adı geçiyor. Katliamı bizzat gerçekleştirenlerin hedef şaşırtmaları söz konusu olabilir. Katliamı kim yaptı? Failler iki kere iki dört kesinliğiyle ortaya konmasa bile niyet belli. Huzura muhtaç yılgın bir halkı daha da yıldırıp pasifleştirmek suretiyle muhtaçlığı devam ettirmek. Vak'anın Türkiye'yi ilgilendiren tarafı sirayet tehlikesidir. O yüzden Alevi, Caferi gibi kelimeleri dikkatle kullanmalıdır. 10 yıldır ilk defa yakaladığımız huzur ortamı bize çok görülebilir. Bu sebeple kürsüdeki liderler tenkitlerini özenle yapmalılar. 25-30 yıl öncesinin sert polemiklerini bugün kimse istemiyor.