Bush, "Irak vatandaşlarını bir dikta rejiminden kurtarmaya gideceğiz" diyordu. İngiltere, İspanya gibi diğer devletleri de bu sözle yanına çekmeye çalıştı. Şu gün net bir şekilde anlaşılıyor ki Irak'a ora halkı için girilmiyor. Bu memleket, petrol ve yeraltı, yer üstü zenginlikleri sebebiyle kanlı bir şekilde işgal edilmekte. Meğerse G. W. Bush, dünyayı kandırmaktaymış. Şöyle düşünmeli... I. Cihan Harbinde de İngiliz tayyareleri İstanbul semalarından payitahtı rahatsız etmekteydi. Eğer Osmanlı Devleti yıkılmasaydı da Bağdat, Musul, Kerkük, Kerbela... şu gün "Irak" denen topraklar hâlâ elimizde olsaydı, bugün aynı koalisyon güçleri, teknolojik canavarlarıyla İstanbul'a ateş yağdıracaklardı. Şimdi İstanbul'da anneler feryat edecekti. Osmanlı devletine de petrol için kıydılar. Tehditlerini daha sonra da zaman zaman yaşadık. Johnson, 1963'te Kıbrıs'tan dolayı Ankara hükümetini tehdit ettiği gibi 1974'te Reagan, Afyon ekimini yasaklamadığımız takdirde Sultanahmet Camiini bombalayacaklarına dair edepsizlenmiş. Devrin başbakanı Ecevit, bunu açıklayalı bir ay olduğu halde nedense kimsenin kılı kıpırdamadı. Manzara sisten kurtuldu... Artık kuzeyden cephe açamayız. Hava koridorunun dahi mutlaka kapatılması lazım. Ayrıca hükümetin savaşın durması yönünde atağa kalkması gerekiyor. Yangın büyüdükçe yayılma istidadı artar. Savaşı başlatan ve ismine zoraki bir yakıştırmayla "koalisyon güçleri" denen sömürgeci devletler, başlangıçta ifade ettikleri hiçbir taahhüde sadık kalmadıkları için Türkiye, her kararında tamamen serbesttir. Bile bile bir yalanın peşinde sürüklenemeyiz. Hava koridorunun kapatılması da yetmez. İncirlik ve benzeri ne kadar tesisleri varsa onlar da hakimiyetimize girmeli. Keşif Gücünün de yurdumuzdan atılması lazım geliyor. İlk dünya harbinde Almanların oynadığı oyunu bu defa Amerikalılar tekrarlayabilir. Bunlar ve benzeri onlarca tedbir devletle hükümetin vazifesi. Doğrudan vatandaşa düşen işler de var. Sivil toplum kuruluşları da kıpırdamalı. Neler yapılabilir? Dolar, her şekliyle hayatımızdan çıkmalı. Dolar kuvvetli bir para değil. Eğer dolar gerçekten sağlam olsaydı Amerika bu savaşa ihtiyaç duymazdı. Ekonomisinin zorda olduğunu bilmeyen yok. Bütün dünyadaki Türkler, Amerikan mallarına, yiyeceklerine, içeceklerine, giyeceklerine vs vs... sıkı bir boykot uygulamalılar. Amerika ve İngiltere'deki beyinlerimiz geri dönmeli. Ticari firmalarımız ağırlıklarını asla oralarda tutmamalı, kısacası Amerika, İngiltere ve İspanya'ya gidecek tek kuruşa dikkat etmeli. Bunların kurşun olarak Iraklı kadın, çocuk ve sivil halka sıkılacağını asla unutmamalı. Amerikan, İngiliz, İspanyol vatandaşı Türkler, hemen onların vatandaşlığını terk etmeli, çifte vatandaşlık hakkı olanlar pasaportlarını iade etmeli. Bu hayranlık duygusu, bir hastalıktır. Onların vatandaşı olmak, oralarda yaşamak bir şeref değil. Soğukkanlılığı bırakmadan protesto yürüyüşleri yapılmalı. Boykot ve protesto çağın sivil silahlarıdır. Her nerede yaşıyor olursa olsun her Türk, şu haksız, işgalin şu sıkılan kurşunların, şu atılan bombaların öldürdüğü, sakat bıraktığı zavallı insanların, Bağdat'ın, Basra'nın... acısını tâ kalbinde hissetmeli. Vebal denen bir hakikat unutulamaz. Vahşi batının petrol için giriştiği bu mezalime seyirci kalamayız. Öyle bir mesuliyetsizlik, benzer musibetlerle karşımıza çıkar. Zaten Kuzey Irak'lı aşiretlerin ağzına bir parmak bal çalarak Türkiye'nin arkadan çevrildiğini görmemek mümkün değil.