İkinci Dünya Harbi mağlubu Nazilerden sonra Almanya, ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB tarafından paylaşılmış, Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmıştı. Artık, başkent Berlin'in yarısı bir tarafta yarısı diğer taraftaydı. Buna rağmen Berlin komünist dünyanın, diğer adıyla Demir Perde'nin yumuşak karnıydı. Buradan 3 milyona yakın doğulu kalifiye insan, batıya kaçtı. Bunun üzerine 1952'lerde çekilmiş, fakat firarlar karşısında kifayetsiz kalan tel örgülerin yerine Doğu Almanya meclisinin kararıyla 1961'in 12-13 Ağustosunda bir gecede 1500 km uzunluğunda bir duvar yükseltildi. İki Berlin bu duvarla birbirini gözden bile kaybetti. Duvar, bir dram sembolü oldu. Yıllarca ve yıllarca ancak hayatını ortaya koyanlar buradan hürriyete kaçabiliyordu. Utanç Duvarı da denen Berlin Duvarı'nın yıkılışı komünizmin yıkılışının habercisidir. Utanç Duvarı, 9 Ağustos 1989 tarihinde duvarın iki tarafına yığılan yüz binlerce insanın hınçla inip kalkan balyoz, kürek ve ellerine ne geçerse onunla vurmalarıyla yıkıldı. Duvarın yıkılmasından sonra Sovyet peyki Doğu Almanya yaşayamadı, 13 Ekim 1989'da çöktü. Onu en fazla iki sene sonra Sovyetler Birliği takip etti. Bir yüz karasının yerle bir edilmesi, Bastil Hapishanesinin basılıp Fransız İhtilalinin başlamasından tam 200 sene sonradır. Demirperdenin, hürriyetsizliğin sembolü Berlin Duvarının enkaz haline getirilmesi aynı zamanda iki kutuplu dünyanın da sonu olmuş, ABD bundan sonra tek başına kalmıştır. Kim derdi ki o duvarın yıkılmasının üzerinden henüz çeyrek asır bile geçmeden insanlığın ufkunda yeni utanç duvarları yükseltilecek. Önce İsrail, 2006'da Filistin halkıyla arasına böyle bir duvar ördü. Filistinliler tecrid/izole edildi. Sonra ABD önce işgal sonra da perişan ettiği Irak'ta Sünnilerle Şiiler arasına duvarlar örmeye başladı. Şu ân Bağdat'ın Azamiye mahallesinde utanç duvarı yükseltilmekte. O Azamiye ki mezhep imamımız İmam-ı Âzam Ebu Hanife hazretlerinin cami ve türbesinden dolayı bu ismi almaktadır. Huzur veren bir semtti. Diktatör zamanında bile bir arada yaşayan Müslümanlar bugün birbirini biçmekte. Bir taraftan işgalciler biçiyor diğer taraftan kendileri. Utanç duvarları yıkılmasaydı Berlin Duvarı yıkılmazdı. Utanç duvarları bir gün yıkılıyor. Onu örenler de ardından. İmamı Âzamın türbesi bombalanırken rahatsız olmayanlar düşünsün. İşgal kelimesine bile tahammül edemeyenler vebalini düşünsün. Kan boğar. Zulüm yıkar. Göz yaşı tüketir. İşte Doğu Almanya, İşte Berlin Duvarı. İşte tantanalı Kızıl Ordu, bu orduya dayanmış mağrur Sovyet imparatorluğu. Yellerinde yeller esiyor. Kızıl ordu, sirklerde palyaçoluk yapıyor. Getirdiğiniz demokrasi, insan hakları ve daha ne lafazanlıklar bu muydu? Batı sadece sömürmeyi bilir. Sömür ve semirir. Doğu insanıysa akılsızca birbirinin boğazına sarılmayı.