Uzlaşma kültürü

A -
A +

Uzlaşma kültüründe aleyhine bile olsa hatasını kabulle hakkı teslim fikri esastır. Telif etme, yakınlaştırma, birleştirme. Tefrik etmekse ayırma, uzaklaştırma. Uzlaşma telif etmedir, ortak tarafları öne çıkartarak zenginleşmek. Tefrik etmekse ötekileştirme, reddetme, yabancılaştırma. Bunları yaşıyoruz. Ne günden beri? Belki de Fuzuli'nin "selam verdim, rüşvet değil deyu almadılar" şikâyetinden bu yana. Cemiyet, uzlaşmayla uzaklaşma noktaları arasında gerilmekte. Reddedenin sesi daha yüksek çıkmakta. Aklıselim uzlaşmadan, telif etmeden kırılanı tamirden yana, ancak bazen sosyolojik travmalar zaptedilemez azgın sonuçlar doğurmakta. Onun için "futbol tek birleştirici değer olamaz, zaten bu gücü de kaldıramaz" diyoruz. Fakat ne hazindir ki tefrika derinlere kök saldı. Hoş görmenin yerini nefret aldı. Bir toplumda nefret kelimesinin sıkça kullanılması çok tehlikelidir. Nazım rol diye bir tabir vardı. Biz bu tabire ilk gençliğimizde yetişebildik. Birçok varlığımız gibi o da derin irfan deryalarından sahile vurarak lügatlere çekildi. Nazım rol oynamak nedir? İsveç'ten devşirme ombusdmanlık denen bir müessese var. Telaffuzu bile zor bu müessesenin aslı Osmanlıda mevcutken biz kuzey buz denizlerinden hakem rol oynamanın ne demek olduğunu anlamaya çalışmaktayız. Bir zaman sonra ihtiyar hey'etini de dışarıda aramaya çıkarız. Mahalle hayatı çöktüğünden muhtarlık kaşe basma mekanizmasına döndü, ihtiyar hey'etleri de bitti. Onun gibi eski hayatımızda gerektiğinde hey'eti nasiha teşkil edilirdi. Bir isyan, patırtı, nâhoş durum varsa buraya nasihat edecek bir hey'et gider ve olayı tatlıya bağlardı. Dünkü hayatta mahkeme son kapıydı. Nüfuslar arttı. Şirketler büyüdü. Sokaklar kalabalıklaştı ama insanlar yalnızlaştı. Bu yalnızlaşma daha da artacağa benziyor. Onun için insanlar alışveriş merkezlerine, tv programlarına, stadlara, sinemalara ve daha başka yerlere sığınmaktalar. Aile muhabbeti, mahalle hayatı, akraba, eş dost alakası azaldıkça çözülme hızlanmakta. Evler, aile yuvası otele döndü. Ayrışma, yabancılaşma, karşısındakine hayat hakkı tanımama almış başını gidiyor. Uzlaşma kültürünü kaybettik, çok şeyleri kaybedince uzlaşma kültürünü de kaybettik. Biz diyememek çok kötü. Ötekileştirme, tefrik etme değil, ötekini düşünmeye muhtacız. Aslında söylenecek her şey tek mısrada dile gelmiş, Koca Yunus buyurmuş "yaradılanı severiz yaradandan ötürü." Yitik kültürümüz bu ve biz bu kültürden diğer bir söyleyişle yaşama üslubundan uzaklaştık. Modern zamanlar bu cemiyeti iki asırdır hallaç pamuğu gibi atmakta. Moderniteyi ehlileştiremedik. Bakınız Yunus'un şu mısraını etrafınızdaki -hayır çocuk değil- gençlere sorun bakalım kaç tanesi bilecek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.