Vakıf eserlerin dirilişi -II-

A -
A +

Çok rahatlıkla "vakıf adam" diyebileceğimiz Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, hizmetlerini anlatırken en küçük rakam olarak 1 trilyondan söz ediyor. Hizmetleri içinde daveti üzerine Edirne ve Gelibolu'yu gördük. Bunları görmekle eski Edirne hayalimiz tamamen değişti, harap olmuş Edirne'nin yerini mamur bir şehir aldı. Misafir olarak bir Kervansaray'da kaldık. Odanıza çekildiğinizde bir düşünüyorsunuz ki sizden 500 yıl evvel de atalarınız bu odada okumuş-yazmış, istirahat etmişler. Orta bahçeye çıktığınızda asırları aşmış ulu çınar ağacınız, günümüzün çok devletinden daha uzun ömürlü olduğunu görüyorsunuz. Çarşılara gidiyorsunuz Boydan boya bayraklar asılı bu çarşılar, keza 600 yıldır faaliyette. Edirne'yi, yapılan muhteşem hizmetleri tek tek anlatmamız, yeniden imar edilen Selçuk Hatun Camii'ni, Süle Çelebi Camiini, Ekmekçizade Kervansarayını, külliyeleri, Balkan Şehîdliğini yeniden yapılan Bulgar kilisesini, tamir programına alınan sinagog ve diğerlerini burada tek tek dile getirmek mümkün değil. Sadece Trakya Üniversitesi Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi'ni bir cümleyle tanıtmaya çalışacağız. Bu külliye, o devride şu şekilde inşa edilmiş, hastane, tıp fakültesi, cami, yemekhane, hamam, depo vs. Asırlarca hizmet ettikten sonra şimdi müze. Müze haliyle de yüzümüzü ak etmiş. Avrupa Konseyi, 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü'nü bu müzemiz kazanmış. İmkânı olan vatandaşlarımız lütfen tatil için yurt dışına veya Bodrum'a güney'e kaçmasınlar. Edirne'yi görmeyen "Türkiye'de yaşıyorum" demesin. Fetih şehîdleri hariç, bu serhat vilayetimizin sadece müdafaası uğruna yaşları 18-25 arası olan 300 Bin Anadolu evlâdını burada şehîd vermişiz. 400 Camiden 40'ı Vakıflar'ın bu olağanüstü gayretiyle kurtarılmış. Fakat Tunca nehri hâlâ temizlik, devâsâ Yeni Saray/Saray İçi ise devletin alakasını beklemekte. Yusuf Beyazıt ve ekibinin dur-durak bilmeyen gayretleriyle Edirne'de tarih yeniden dirilmiş. Buna şükrediyoruz. Ancak sahipsiz eser, tamirden bir vakit sonra yine ziyan olur. Edirne il idaresinin evvela Edirne merkezini ağır tonajlı kamyonlardan ve bilahare de trafikten kurtarması, hükümetin kendiliğinden gelişen bölge ticaret merkezi keyfiyetini desteklemesi, restore edilen eserlere halkın sahip çıkması, tatilcilerin Edirne gibi tarihi mekânları ziyareti için turizm şirketlerinin çalışma anlayışlarını tekrar gözden geçirmesi şarttır. Turizmimizin çeşitlenmesi gerekiyor. İnanç ve tarih turizmi hazır vaziyette. Mimari eserler ortada, yeniden hayat bulmuşlar. Bunun gibi gönül mimarlarımız da var. Konya'da hazreti Mevlana, Bursa'da Emir Sultan, Siirt'te İbrahim Hakkı hazretleri, Ankara'da Hacı Bayramı Veli hazretleri, İstanbul'da Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri gibi Edirne'de de Hasan Sezayi hazretleri var. Ancak, incelik şurada, ibadetle turistik eğlence karıştırılmamalı. Tamir gören eserler için katrilyonlar harcanmış. Fakat Muradiye Külliyesi gibi vakıf binaları hırsızlık tehlikesi altında. Cemaati olmayan cami, misafiri olmayan kervansaray, yemek çıkmayan imaret ruhsuz kalır. Vakıflar sonuncusunu vakıf senedine uygun olarak işletmekte ve her yerde olduğu gibi Edirne'de fakir-fukara, garip gurebaya birkaç çeşit yemek çıkartmaktalar. Kervansaraylarsa turizm şirketlerine kalıyor. Edirne de diğer iller de yalnızca tarihi eserden ibaret değil. Mesela grup vakti en iyi Meriç üzerindeki kameriyeden seyredilmekte. Camilere gelince, bunları doldurmak Edirnelinin, Marmara Bölgesi insanının ve mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığınındır. Hassasiyet gösterilmesi gerek bir husus da şu. Bu tarihi eserlerde içki satılmaması, servis yapılmaması. Bunlar vakıf eser, vakfedenin kemikleri sızlar. "Vakıf Bedduası"na muhatap olunur. Cami içinde içki servisi caiz olmadığı gibi bu mübarek mekânlarda da caiz değil. Vakıflar genel müdürü Yusuf Beyazıt'tan ayrıca şu müjdeyi de aldık. Sadece Türkiye'deki vakıf eserler eski haline getirilmeyecek. Osmanlının hükümran olduğu ülkelerdeki eserlerimizin restorasyonu için de Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde bir Vakıflar Yurt Dışı Müdürlüğü ihdas edilmesi için çalışma yapılmaktaymış. Bir de hükümete tavsiyemiz var: Bu hizmetler tek elde toplansın. Bir kısmı Vakıflarda, diğerleri Kültür Bakanlığında, bazıları belediyelerde. Bu bir dağınıklık ve kargaşaya yol açıyor. Son söz: Dün, bugün, yarın dengesini kurmadan büyük devlet olamayız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.