Yalçın Özer'i anmak

A -
A +

Yalçın Özer, sonsuz âleme gideli iki sene olmuş. Bu haber, bize öyle garip geldi ki. Çünkü O'ndan hiç ayrılmadık. Ölüm, insanı ayırırsa o sevgiye sevgi denir mi? Vefatına rağmen yine hep O'nunla birlikte olduk. Sanki yine Ankara'da, yine vazifesinin başında, istediğimiz zaman arayabileceğiz. Aradığımızda o tok sesi ve kendine mahsus vurgusuyla "alo!!" diyecek, her zamanki gibi "ne var ne yok?" diyecek, hal hatır, eş dost soracak, her zamanki gibi gevrek gevrek gülecek. Arkadaşımızdan hiç kopmadık, hiç ayrılmadık. İnsan, ömrünün çok önemli bir bölümünü birlikte geçirdiği arkadaşını unutur mu? Unutursa buna arkadaşlık denir mi? 1970'in sonunda tanıştık. O, tıbba yeni yazılıyordu, biz, hukuka yeni başlamıştık. Tanışma o tanışma. Bizim arkadaşlığımız, baştan aşağı samimiyet doluydu. Yalçın Özer, bir mektep adamdı. Doğunun ve batının yazarlarını, edebiyatçılarını, mütefekkirlerini iyi bilen bir insandı. Şablona dayalı düşünmez, beylik laflarla konuşmazdı. Konuştuğunda ufkunuzda arka arkaya pencereler açılırdı. Ezberinde yüzlerce şiir vardı. Çok güzel şiir okurdu. Bir kitabı bir kere okumaya görsün. Sanki sayfaları beynine nakşederdi. Mevzuu geçince kitabı eline aldığı gibi o mevzuun olduğu sayfayı hemencecik bulurdu. Bir kitap elinde günlerce dolaşmazdı. Alır ve birkaç gün içinde bitirirdi. Kitap okumak için kitap okumaz, tahlil ve terkiplere varırdı. Kitabı limon sıkar gibi sıkardı. Okurken bir eliyle de durmadan gür siyah saçlarını karıştırırdı. Sabırlıydı, herkesi dikkatle, saatlerce bazen sabahlara kadar dinler, yüzünden tebessüm eksik olmazdı. En çetrefil konuları dahi rahat okunacak şekilde yazardı... Şartlar edebi mahsuller vermesine imkân tanımadı... Üzüntüsü büyük oldu. Peki, neden? Tarih, böylesi soruları cevaplandırmak için yazılır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.