Hatadan dönmek fazilettir. Yeni TCK'nın ihtilaflara yol açan maddeleri tekrar TBMM genel kuruluna geliyor. Bu maddeler, daha ziyade basın-yayınla alakalı olanlar. Haber alma hakkı, haber yapma hakkı ve fikir hürriyetini ihtiva ve ihata etmekte. Buna dair çalışmalar, Adalet Bakanlığında sürdürülüyormuş. Bir benzer çalışma da iktidar ve muhalefet partilerine mensup vekillerden meydana gelen bir komisyon tarafından icra edilmekteymiş. Bu komisyon, yeni TCK'nın ihmal ettiği veya üzerinde hakkıyla durmadığı konuların TCK'ya dahil edilmesi için çalışma yapmaktaymış. AK Parti'den yapılan açıklamaya göre iki çalışma da önerge tarzında genel kurula iniyormuş. Sözümüzün başında da dediğimiz gibi hatadan dönmek fazilettir. İnat ve lüzumsuz ısrar kaybettirir. Bu bakımdan gelişmeler müsbet. Fakat bir temel kanun düşününüz ki 75 yılda bir yapılabiliyor. O da bu kadar münakaşaya yol açıyor. Bu münakaşalar sonunda da meclise önerge denen teklif verilecek. "Şu sayılı kanununun şu sayılı maddesinin değiştirilmesine dair kanun". Türk hukuk mevzuatı böylesi özürlerle, ayıplarla, çirkinliklerle doludur. Madem ki değiştirmeler, ıslah çalışması yapılacak o halde adamakıllı gerçekleşsin. Evet iktidar cephesinden gelen itiraz doğrudur. Herkes zina maddesine kapıldı, sonunda da çarpıldı. Dünyaya nizamat verenler kendileri için hazırlanan kanuna bakmadılar. Bu bakımdan kusur sadece kanunu yapanlarda değil, onun muhatapları, medya mensupları da kusurlu. Bu doğru, lakin maksada hizmet etmiyor. Maksat, milletimize yaraşır dört başı mamur bir ceza mevzuatı tanzim etmek. Bunu hayata geçirme fırsatı kaçmak üzere. Bu ıslah istasyonu son durak. 31 Aralık tarihine kadar tehir yapılsın. Kanun, itirazı olan herkesin görüşü alınarak uygulanabilir hale getirilsin. Ayrıca kopya kokan, çelişen, boşlukta yer işgal eden maddelerin gereği yapılsın. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in dediğine katılmak mümkün değil. Dediğinden anlaşılan şu. İlk elde itirazlara sebebiyet veren maddeler düzeltilir sonrasında doğan boşluk ve aksamalar Yargıtay ictihadlarıyla telafi olur. Bu göç değil ki yolda düzelsin. Hatta "yasa" da değil kanun. Bu kanun bir medeniyet projesinin parçası olarak büyük bir iddiayla hazırlandı. Fakat aceleye geldi. Hatadan dönülmüşken, kuru inatlaşmaya izin vermemişken şu iş yarın tekrar tekrar dönüp o maddeyi de değiştirelim, buna da ilave yapalım, zaruret, mecburiyet ve zaman israfına aralık kapı bırakmasın. Bırakılırsa TCK da anayasa gibi yamalı bohçaya döner.