Yargıda inandırıcılık kaybı

A -
A +

Zaten hukuk mütefekkirimiz yoktu; şimdi bazıları sorumszuluklara imza atan yargı mensubu denen hukuk teknisyenleri de vatandaşın gözünde aidiyet kuşkusu yaşamaktadır.
"Yargı" adliyedir, mahkemelerdir, onların kararıdır...
Biz hukuk fakültesinde talebe iken bile hocalarımız "kaza" derlerdi. Her ne kadar kazalar "ilçe" oldu ise ve bir de istenmedik zuhurata da kaza dendiği için bunlarla da karışmaması için olsa gerek kaza kelimesi unutuldu, onun yerini yargı aldı. Kadı'nın hâkim, hâkimin yargıçla yer değiştirmesi misali. Şimdi denebilir ki yargıya "kaza" dendiği günlerde Yargıtay'a ne denirdi? Daha evvelinde "mahkeme-i temyiz" denirken bizim hukuk tahsil ettiğimiz ve devamı senelerde "temyiz mahkemesi" deniyordu. Mahkemelerin verdiği kararlar bugün de temyiz edilir. Halk arasındaki "temize gönderme" sözü herhalde buradan çıkmıştır. Devlet-i Ebed Müddet ihtişamının lisandaki tezahürlerinden Mahkeme-i Temyiz kalmasa da "temyiz etme" sözü yaşamakta.
1930'lardan sonra bir dönem Türkçe, çok şiddetli bir şekilde dil ırkçılığına maruz kaldı. "Dilimizi, Arapça ve Farsça kelimelerden temizliyoruz" iddiasıyla Türkçe hem batı dilleri sömürgesi yapıldı ve hem de Moğolcayla aşılandı. Bugün sonu "tay"la biten her Türkçe kelime, biraz da Moğolcadır. Türk ırkıyla hiçbir alakası olmayan Moğollar, tıpkı Eti/Hititlerin Türk kabul edilmesi büyük yanlışlığında olduğu gibi  Türk kabul edilerek bin yıldır kullandığımız, yerlileştirdiğimiz, Türkçenin zevkiyle kaynaşmış, irfan medeniyetimizin nadide malzemesi kelimeler, bir bir terk edilerek yerlerine Fransızca, İngilizce, Almanca, Yunanca, Moğolca kelimeler devşirilmiştir. Nasıl ki bugün o münasebetsiz "sel" eki olur olmaz her kelimeye yamanıyorsa Tek Parti döneminde de kelimelerin sonuna "tay"lar bağlanmıştı.
Müesseseler, taşıdığı maddi ve mânevi unsurlarıyla bir bütündür. Mahkemenin kapı üstünde yazılı adından başlayarak kürsüdeki hakim ve savcıların unvanları ve  muhakemenin safhalarıyla birlikte adliyeye dair ne varsa a'dan z'ye her şeyiyle değiştirilirse çürüme o günlerden başlayarak bugünlere gelir ve nihayet yaşanan manzaralarla karşılaşılır. Müesseseler, gelenekleriyle muhkem kalırlar. Bunları derken hiçbir şey değişmeyecekti demiyoruz.  Hayatın tabii seyrinde cereyan eden tekâmül başka, fillerin züccaciye dükkânına girmesi başkadır.
Bir cemiyette en sağlam iradeli, en sağlam seciyeli mensuplarından birinin de hukukçular olması gerekir. Hukukçu, insanla alâkalı karar vermektedir. Bu kararı verebilen kimseler, sadece rüşvete, adam kayırmaya uzak durmayacaktır. Vicdanının takibinde olduğunu da saniye unutmaması, kendisine hiçbir hatırın ve amirin iş yaptıramaması gerekir.
Şu gün gelinen ihtilaf noktasında görülmektedir ki yargı kargaşa içindedir. Kim devletin hakimi, kim değil? Vatandaşın, kafası karışık. Başbakanın yargıdan şikâyetçi olduğu bir devlette adalet zedelidir, şüphelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.