Yargıtay'ın tarihî içtihadı

A -
A +

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir bozma kararı münasebetiyle yarınki düşünce dünyamız için fevkalade ehemmiyette bir içtihada vardı. Ceza Genel Kurulu, 47 sayfa tutan gerekçeli kararıyla bu büyük meselenin adeta kitabını yazdı. Kalem, mikrofon ve kürsü kullanan herkes, Yargıtay'a teşekkür etmelidir. Alt dereceli mahkemenin mahkumiyet, temyiz mahkemesinin de tasdik kararını bozan karar, inanılmaz derecede cesur tezler ihtiva etmekte. Bu süreci başlatan makamsa başsavcılık. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da ayrıca teşekküre layık. YCGK, üstelik hayli sert bir yazı hakkında bu kadar müsamahakâr bir hüküm verdi. Zaten içtihadı da o merkezde. Bırakınız sert bir konuşma veya yazıyı. Şok edici bir görüş dahi cezalandırılamaz. Yeter ki suç işlemeye teşvik olmasın. Bu husus içtihadın ana fikir noktası, belkemiğidir. Herkes her türlü fikrini, kanaatini söyleyecek fakat kimse hiçbir sebeple suç kışkırtıcılığı yapamayacak. Bir başka dikkat çekici taraf da "kamu düzeni" mefhumu. Bugüne kadar bilip kabul edilen, kamu düzeninden kasdın devlet düzeni olduğuydu. Artık meselenin kitabını yazan Yargıtay öyle düşünülemeyeceğini, bu düşünceye istinat ederek resmi ideoloji dayatılamayacağını beyan etmekte. Bu kararı kaleme alırken yıldırımlara muhatap olacaklarını tabiî ki tahmin ediyorlardı ama hukukçu vicdanını konuşturan adamdır. Yargıtay'ın bu ictihadı Türk fikir hayatı için bir doğum tarihi, dönüm noktasıdır. Bu olgunluğa vardığımız için pişman olmayacağız. YCGK Laiklikle de alakalı görüşler serdetmekte. Buna dair dedikleri de bir cümlede dile getirilebilir, toplum, laikliği benimsemiştir, bu müesseseyi ayrıca ceza kanunlarıyla korumaya ihtiyaç yoktur. Misal olarak da bir zamanların meşhur 163. maddesini vermekte. O kanun kaldırıldı, yerine bir düzenleme getirilmedi. Fakat bundan dolayı da hiçbir zarar ziyan doğmadı. Bu itibarla, Yargıtay'ın ictihadını üç noktada toplayabiliriz. Suça teşvik unsuru taşımayan her fikir, alabildiğine ifade hürriyetine sahip olmalıdır. Mücerred bir kamu düzeni iddiası ile resmi ideoloji dayatması yapılamaz. Toplumun laikliğe karşı bir tavrı yoktur, laikliğin tehlikede olduğu ileri sürülemez, bundan dolayı da ceza maddesiyle korunmasına gerek yoktur. Bunlar ne anlama geliyor? Bütün aydınların ortak bir kanaati vardır: Bizde devlet, vatandaşa itimat etmez, devlet öz vatandaşına şüpheyle bakar. İşte yüksek mahkeme o itimatsızlığı, o şüpheyi kazıyıp yok ediyor. Diğer yorum ise şu olabilir, Yargıtay, Anayasanın kanun önünde herkes eşittir, hükmünü laf olmaktan çıkartıp hayata geçirmekte. TC vatandaşı herkes, bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve geleceğini sevmekte diğerinden farklı değildir. Bir hadise, gelişme, ihtilaf karşısında herkes dilediği gibi görüşünü, fikrini, düşüncesini hiçbir baskı, korku, tehdit altında kalmadan yazabilmeli, söyleyebilmeli. Bunun ne demek olduğunu en iyi bizim gibi fikir ve kanaatini, değişik basın unsurlarıyla açıklayanlar bilir. Türkiye bir ayıptan kurtuluyor. Onun için Yargıtay alkışlanmaya değer. Bu karar, AB yolundaki Türkiye'nin elini kuvvetlendirmiştir. Bundan böyle fikir dünyamız daha zenginleşecektir. Hep şikâyetçi olmuşuzdur, az okuyoruz diye. Fikirlerin ima ve işaretlerle dile geldiği bir memlekette çok okuma olmazdı. Bu içtihad, tarihî bir karardır. Artık, eski TCK gibi onun zincirler sallanan 141, 142, 163, 312. Maddeleri de tarihin tozlu arşivlerinde. Ferdin, bireyin önem kazandığı bir Türkiye'nin kapıları aralanıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.