Yeni TL ne kadar başarılı olduysa yeni TCK o kadar başarısız. Henüz yürürlüğe girmeyen bir kanun için başarısız demek doğru görünmeyebilir ama perşembenin gelişi çarşambadan da değil, pazartesinden belli. Yeni Türk Ceza Kanunu, gaflarla dolu. Bu kanun yeni dönemin, hükümetin ayağına sıkılmış kurşun gibi. AB'ye girmek için büyük gayretler sarf eden Türkiye'ye bu kanun yarın büyük engeller çıkartacaktır. Belli ki aceleye getirilmiş, uykulu bir TBMM genel kurul toplantısında hiçbir araştırma soruşturma yapmadan ellerin kalkıp inmesiyle teklif, kanun haline gelmiş. Vekillerdeki mantık belli ki şu, nasılsa komisyonda incelenmiştir. İşte sorumluluk devrinin sonucu. Birinci kusur, altına imza koydukları projeyi okumadan, incelemeden tanımadan onun kanunlaşmasına yol veren milletvekillerinde. İkinci kusursa bizatihi basın-yayın kuruluşlarında. Yazarlarda, muhabirlerde, medya yöneticilerinde. Keza sayın Cumhurbaşkanının 2B mevzuatıyla dahi o derecede yakından alâkadar olmasına mukabil temel bir kanundaki fahiş hataları fark etmemesi ayrıca düşündürücü bir taraftır. Kanun kabul edildiğinde ortalığı alkış sesi doldurmuştu. Şimdi onun yerini öfke aldı. Bu kanun netice itibariyle hayal kırıklığına yol açmıştır. TCK, Mussolini dönemi İtalya'sından kopya idi. Tercümenin başına "Türk" yazmakla bir ürün nasıl yerli olabilir? Yıllar ve yıllar boyu bu ithal TCK konuşuldu. Kendimize has değildi. Zaten temel kanunların hemen hepsi dışarıdan olduğu gibi tercüme edilmişti. O kadar ki bazı maddeler tercüme yanlışlarıyla birlikte geçmişti. Ceza mevzuatını değiştirmek maksadıyla tasarılar hazırlandı. Bu dönemde de Meclis, gece-gündüz çalışarak AB'nin koyduğu tarihe yetişmesi için yeni bir TCK yapıldı. Eskisi batıdan da alınsa ayıplarla, çağa uymayan cezai hükümlerle doluydu. İki çift laf eden, iki satır yazı yazan kendini hapishanede buluyordu. Bir çok maddesi sabıkalı hale gelmişti. Onun için AB bunun değişmesini şart koştu. Üstelik zaman içinde anayasa gibi değişe değişe o da yamalı bohçaya dönmüştü. Toplumda mutabakat oluşmuştu. Fakat şimdi yeni kanun eskisini aratmayacak cinsten hapisler, tehditler, zindan haberleriyle dolu. Adalet Komisyonu neden bunu yaptı bilmiyoruz. Bildiğimiz o ki keşke bu ayıba şahit olmasaydık. Keşke Türkiye yaptığı bir kanunu daha hayata geçmeden değiştirme garipliğini yaşamasaydı. Ama bu temennilerle bir yere varılmıyor. Vakıa ortada. Bu ceza kanunu, yarın fikir hayatını felç edecek, dünya önünde küçük düşeceğiz. Hatadan dönmekten başka çare yoktur. Şüphesiz ki düşünceye yeniden hapis getiren maddelerden dolayı yeni TCK baştan aşağı sakat ve bozuk denemez. Buna rağmen madem ki böylesine korkuttu kanun sıkı bir elemeyle yeniden gözden geçirilmeli. Hakikaten milli olmalı. Bünyeye uymalı. Bu sebeple çok disiplinli bir çalışmayla TCK tashih edilmeli. Gerekiyorsa 1 Ocak 2006 yürürlük tarihi olmalı. 8 aylık tehirle bir şey olmaz. Şu haliyle kalırsa çok şey olur. Tatbii ki mümkün olmayan ceza, inandırıcılığını kaybeder.