Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Harp Akademileri'nde mealen ifade edersek irticai kadrolaşmadan söz etti. Adres belliydi, iktidar. O adresten de iki yönden tepki geldi. Hükümet adına kamu personelinden sorumlu başbakan yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti adına da grup başkan vekili Faruk Çelik, cumhurbaşkanına cevap verdiler. Hakikaten Milli Eğitim Bakanlığı'nda memur tayini bilgisayar ortamında yapılmakta, diğer kamu personeli ise üniversiteye öğrenci alınmasında olduğu gibi merkezi yerleştirmeyle olmakta. Cumhurbaşkanı Sezer'in ithamına katılmak mümkün değil. Mehmet Ali Şahin şu noktada haklı. Şayet Cumhurbaşkanı bir yanlışlık tesbit etmişse bunu ilgili makamla görüşmeliydi. Bir başka kurum vasıtasıyla, basın yoluyla konuşmak sadece zarar verir, lüzumsuz polemiklere yol açar. Zaten en büyük sıkıntı diyalog kurmamaktan doğmakta. Güneydoğuda son derecede hassas olaylar yaşanırken, Çankaya ile hükümet arasında iplerin gerilmesi doğru mudur? Ecevit'le Sezer arasındaki bir tartışma ve cumhurbaşkanının başbakana kitapçık fırlatması patlamaya hazır ekonomik krizi tetikledi. Bu kötü hatırayı unutmamak lazım. Sayın Sezer elbette Çankaya noteri olmamalı. Elbette söyleyecek sözü, fikri, görüşü vardır. Ancak bunu ilgilileriyle paylaşmalı. Öbür türlüsü yanlış anlaşılır. Bu son hadisede Cumhurbaşkanı sanki hükümeti askere şikâyet etmekte. Tabiî ki böyle bir niyeti olamaz. Fakat ortaya çıkan manzara bu şekilde okunabilir. Asla çekişme, kavga döğüş, polemik günü değil. Bakınız Genelkurmay Başkanı org. Hilmi Özkök Diyarbakır'da çok olgun, çok isabetli bir konuşma yaptı. Hem ekonomik istikrardaki muvaffakiyete işaret etti, hem polisin değerine vurgu yaptı, hem bölge halkını kucakladı. Bunlara, birlik beraberlik adımlarına, birleştirici sözlere ihtiyacımız var. Bir izmarirt bir ormanı yakıyor. Bir söz de huzuru, istikrarı bitirebilir. Onun için herkes dikkat etmeli. Nitekim bundan olsa gerek Başbakan Tayyip Erdoğan, bu gelişmede taraf olmadı. Aksi halde başbakanıyla cumhurbaşkanı çekişen ülke intibaı verecektik. İşin esasına bakılırsa artık bu mürteci, komünist, faşit gibi lafları ağza almamalı. İdeolojilerden bıktık. İdeolojiler istikballeri kararttı. Bunlar geçen asırda kalan kavga malzemeleri. Ana muhalefet partisiyle iktidar partisi liderlerinin, başbakanla cumhurbaşkanının küs olduğu günleri yaşadık. Bu yüzden devlet de millet de çok zarar gördü.