Rektörler, yarın YÖK'te olağanüstü olarak bir araya geliyorlar. Sebep? Bir üniversite rektörünün tutuklanması. Ve mevcutlu olarak götürülürken kendisine layık olmayan biçimde davranıldığı iddiası. Bir rektör. Türkiye'nin 71 kişisinden biri. Şerefse daha ne olsun? Fakat rektörün adı büyük bir para yolsuzluğuna karıştı. Savcılık aylardır çalışmakta. Nihayetinde mahkeme tutuklamaya karar vermiş. Bu durumda ve YÖK'ün konuya dair toplanması üzerine ortaya çapraşık bir hal çıkıyor. Birincisi, Yüksek Öğretim Kurumu'nun bir mensubuna sahip çıkma keyfiyeti. İkincisi devam eden bir davada mahkemenin tesir altına alınma endişesi. Bir kimse ne kadar mümtaz bir mevkide olursa olsun, ne kadar varlıklı bulunursa bulunsun nazari olarak onun da suç işleme ihtimali vardır. Rektör, tevkif edildiğine göre demek ki önce savcı ciddi şüphelere kapılmış, sonra da hakim, savcının iddialarını yerinde görmüştür. Bilindiği gibi tutuklama mahkumiyet değildir. Sanığın kaçma veya delilleri ortadan kaldırma ihtimali varsa hakim tutuklama, tevkif talebini kabul eder. Burada da o yapılmıştır. YÖK, Her ne kadar bir meslektaşını, himaye gibi anlayışla karşılanacak bir mecburiyet içindeyse de mahkemeye tesir etmemeye de âzâmi dikkat etmelidir. Eğer her meslek odası, kuruluşu sanık mevkiindeki kendi üyesini kayırmaya kalkarsa ortada bağımsız mahkeme diye bir değer kalmaz. Bakınız şu günlerde bir deniz kuvvetleri komutanı da yargılanıyor, fakat genelkurmay toplanmadı. Eğer YÖK, sanık, mevcutlu olarak götürülürken hırpalandı da bunun peşindeyse bu hususu bilhassa dile getirmeli, o çizgiyi aşmamalıdır. Çünkü kolluk kuvvetlerinin sanığa kötü davranması da ayrıca suç. Sonunda mesele adliye ile üniversitenin kapışması da dönmemeli. Sanık ziyan görebilir. Doğrusu şudur: Kim olursa olsun herkes kanunlar önünde eşit olmalı. Tatbikat kitabı doğrulamalı.. Nitekim az evvel dediğimiz gibi şu ân eski bir kuvvet komutanı yargılanıyor, eski bir başbakan ve birkaç bakan da yargılanıyor. Onlar yargılanırken herkes susmuş mahkemenin sonucunu beklemekte. Konuşan sadece taraflar, iddia makamı, müdafaa makamı ve sanıklar. Duruşma hakimi dahi yalnızca dinliyor. Öyleyse üniversite hocaları da susmalı ve neticeyi beklemeliler. Bugün mesleki heyecanla edecekleri bazı laflar yarın kendilerini mahcup edebilir. Yarın suçluyu kayıran konumuna düşebilirler. Halbuki rektör şu ân sadece sanık. Mevzuu alevlendirmek onun için iyi değil. Bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir. Sabredilse belki de yarın rektörün makamına döndüğü görülecektir. Böyle yapmayıp da iş ilmiye adliye çekişmesine döker, oradan da siyasi kast niyetleri aranırsa doğru hüküm engellenebilir... O zaman da ya sanık zarar görür veya cemiyet. İkisi de makbul değil.