Yolunuz TÜYAP'tan geçsin

A -
A +

Şu aralar TÜYAP'ta kitap şenliği var. TÜYAP kitap fuarı, ilk defa 25 yıl evvel Taksim'de Etap Marmara Oteli'nin altında 500 m2'lik bir alanda başlamıştı. Bugün gibi hatırlıyoruz, sıkışık, havasız bir yerdi. Daha sonra Tepebaşı'ndaki oto parka taşındı. Orası önceleri büyük ve ferah gibi geldi ama daha sonra ziyaretçiler terden sırılsıklam olacak kadar çoğalınca yetmedi. TÜYAP, 5 yıldan beri Beylikdüzü'nde 60 bin m2'lik bir mekânda. Bu sene 500 yayınevi fuara katılmakta. TÜYAP, kitap fuarı olarak başladı fakat artık o bir genel fuar markası, 60 bin metrekare her hafta değişik fuar etkinliklerine sahne olmakta. Her yıl bir onur yazarı seçilmekte. Daha evvel bu unvana kavuşmuş Semih Balcıoğlu'nun fuar günlerinde ölmesi ne kadar düşündürücü. Bu yıl onur yazarı edebiyat duayeni Doğan Hızlan. Fuar açılışında Doğan Hızlan da bir anlamda yukarıdaki satırları sıraladı. Birçok konuşmacı gibi onur yazarı da TÜYAP Yön. Kur. Başkanı Bülent Ünal ve Yön. Kur. Üyesi Deniz Kavukçuoğlu'nu tebrik ettiler. Bülent Ünal, teşekkür konuşmasını yaparken hesap ediyorduk. Demek ki bu işlere 35'li yaşlarda başlamış, zamana tahammül ederek 500 metrekareden 60 bin metre kareye ulaşmış. Bu az başarı değildir. Fuarlar ülkemizin bacasız sanayileridir. Kitap fuarı da giderek uluslararası bir karakter kazanmakta. Bulgaristan'dan İsveç'e dek konuklarımız var. Buna rağmen alınması gereken çok da yol bulunmakta. Dünya fuarlarında öyle standlar var ki topyekûn TÜYAP kadar. Bir yayınevi, 500 yayınevimiz kadar yer kiralamakta. Zaten 500 yayınevimizden büyük denebilecek 20 yayınevi çıkmaz. Hatta imkânsız. Hani dertlerimizden biri odur. Bizde ömürlü, asrı devirmiş şirketler yoktur. Bu acı yayın dünyası için de söz konusu. En yaşlı yayınevimiz 3 çeyreklik. Halbuki dünyada birkaç asırlık yayınevleri mevcut. Buna rağmen ümitliyiz. Her türlü kalkınma kültürden geçer. Değilse kalıcı olmaz. Yukarıda "kitap şenliği" dedik. Bu bilhassa kullanılmış bir cümledir. 500 katılımcı diğer dünyadaki bir tezgâh çapında olsa bile TÜYAP kitap fuarı cıvıl cıvıl. Sanki bir bayram yaşanıyor. Tabii burada yayıncının sorumluluğu çok önemli. Fuarın küçüklüğü-büyüklüğü işin kemiyet meselesi. Asıl işte o dediğimiz kalkınma ölçüsü olan kültür, keyfiyetle alakalı. Biz, tesadüfen Nobel Edebiyat Ödülü almış bir ülke değiliz. Dünkü kayıp ve yarınki keşfe muhtaç kültürümüz var. Yayıncının bu şuur ve sorumluluğu unutmaması lazım. Dünle yarın arası köprü olmak görevlerden biri. Kitap dostları evlerine, çocuklar, gençler yarınlarına "eser" götürmeli, lezzet götürmeli, doğru arkadaş, kalıcı dost davet etmeli, bir deste kâğıt değil. Kitap, doğrudan ve bizatihi bir ticari meta olamaz. O, önce mânâ, sonra maddedir. Biz 'Kitapların Kitabı'ndan gelen, "oku" emrine muhatap bir cemiyetiz. Kitaba imânın amentü şartı olan Müslümanlarız. Bütün bu sebeplerle yayınevleri, ticari hırsa kapılmadan, kaliteden taviz vermeden çalışmalılar. Halbuki inkârı mümkün olmayan bir gerçek ki son birkaç yıldır ortalık çöplüğe döndü. Logo imza, imza yayıncının namusu olmalı. Böyle olanlar kalacak, diğerleri kaybedecektir. Türkiye, yayın dünyasına daha yeni adım atıyor. Kaliteli olmayan kalıcı olmaz. Hiçbir paragöz, hiçbir sorumsuz yarınlara kalmamıştır. Her ne kadar şehrin ortasında değilse de TÜYAP kitap fuarına birkaç saatinizi ayırmalısınız, yolunuz oradan geçsin. Tıpkı sorumlu yayıncı gibi siz de sorumlu okuyucu olarak ne aldığınızı iyi bilerek seçim yapınız. Kitap, zamanı taçlandırırsa eserdir. Son söz olarak şunu diyebiliriz. Mümkündür ki "kitap fuarı TÜYAP'tan mı ibaret" diye sorulacaktır. Cami avlusunda fuarı yadırgıyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.