Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'e Yüce Divan yolu göründü. Meclis Soruşturma Komisyonu, dün ittifakla aldığı bir kararla bu iki eski hükümet görevlisini mahkemeye sevk kararı verdi. Kararın gerekçesi: "Türkbank ihalesine fesat karıştırarak devleti zarara uğratmak". Böyle midir değil midir? Şimdiden bir şey denemez. Artık iddia yargıdadır. Bundan böyle prosedür işleyecek ve Anayasa Mahkemesi, iki sanığı muhakeme ettikten sonra ya beraat kararı verecek veya mahkum edecek. "Mahallede şenlik var" denebilir. "Hortum" vs. lafları gırla gidecek.Temennimiz temiz çıkmaları. Bu ülkenin bir eski bakan veya başbakanının kirli işlerin içinde olması kimseye şeref kazandırmaz. Yalnız, farklı bir gelişme de mümkün: "Sanık Mesut Yılmaz" ve "sanık Güneş Taner", "mahkum Mesut Yılmaz" ve "mahkum Güneş Taner" konumuna düştüklerinde bütün yargı yolu biter mi? Bitmeyebilir. O takdirde mahkumiyet alan bu kimseler AİHM'ne gidebilirler. Neye dayanarak? Dayanak ortada: Anayasa Mahkemesi, bir hukuk mahkemesidir. Senelerce ceza dava ve muhakemelerinden uzak kalmış hukuk hakimleri ne kadar sağlıklı karar verebilirler? Kaldı ki mevzubahis mahkemenin bütün hakimleri hukukçu da değil. Bundan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, esastan olmasa da usul yönünden aleyhte bir kararı bozabilir. Doğrusu Yüce Divan sıfatının Yargıtay'da olması ve bu gibi durumlarda bir ceza dairesinin yüksek mahkeme namına bu işi ifa etmesidir. Tabiî bunlar temenniyle olmuyor. Anayasa halihazırda kendi adını taşıyan mahkemeye bu vazifeyi tevdi etmiş. Diğer türlü olması için anayasa değişikliği lazım. O bir tarafa, gelelim meselenin ibretlik tarafına: Eski medya patronları, banka patronları, koleksiyon patronları, siyaset patronları patır patır dökülmekteler. Daha sırada çok da döküntü olacak. Demek ki çürümüşlük hangi boyutlarda. Bu milletin sırtından neler kazanılmış, neler yapılmış... "Temiz eller" diye operasyon başlatanlar "kirli el" ithamıyla karşı karşıya. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmıyor. Üç günlük saltanat, sonrası utanılacak bir hayat. Hayatı utanılacak olaylarla dolu insan sayısı eskiden nadirattan olurdu. Şimdiyse düzgün insan nadirattan. İşte çokça kavgası yapılan okullarımızın imalatı. Şu sıfatlara bakınız. Bir de şu suçlara. Şu dava, herkese bir kere daha ders olmalı. Kimse "ne oldum" şaşkınlığına düşmemeli. Emanet makamlar baba mülkü bilinmemeli.