İngiltere Başbakanı Tony Balir, tam da inişe geçmişken 3 ayrı başarıya arka arkaya imza attı. AB krizlerle çalkanırken birliği sakinleştirdi. Ayrıca Türkiye lehine konuşarak bir haksızlığa da karşı durdu. Bu noktada Fransa'ya fark atmıştı. İkinci olarak 2012 Olimpiyatlarını Londra'ya taşıdı. Dünya medyası olayı "zafer" olarak vasıflandırdı. Fransa ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a ikinci kere fark atmıştı. Diğer önemli bir başarısı ise G-8'leri İskoçya'da bir araya getirmesiydi. İşte bu Blair, sür manşetlerde gülerken, G-8'ler İskoçya'da ağırlanırken Londra, dün terör saldırıları ile şoka girdi. Metro ve otobüslerde arka arkaya defalarca bombalar patlamış, ölenler ve yaralananlar olmuştu. Başbakan ilk ânlarda bir şaşkınlık yaşadı. Daha sonra yaptığı açıklamalarla vaziyete hakim olmaya başladı. Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül'ün de dediği gibi inşallah bizim yıllar yılı terörden ne çektiğimizi ve çekmekte olduğumuzu şimdi daha iyi anlamaktadırlar. Terör işte bu. İnsanlar sabah kalkmış işine gücüne gitmekte. Fakat otobüste, metroda, yolda birden vahşi patlamalarla hayatını kaybetmekte veya sakat kalmakta. 3 İhtimal mümkün. Birincisi şu, teröristler, dünyanın en gelişmiş 8 ülkesini protesto edebilir, George W. Bush'un "önce Amerika" sözüne kızabilirler. Fakat bunun için sivilleri hedef alıp onları hayatından etmek mi lazım? Böyle bir saldırıyı kim, ne maksatla yaparsa yapsın ismi vahşi terördür. Eğer dünyanın fakir ülkeleri adına yapılıyorsa Londra'nın kabahati ne? Daha bir hafta bile olmadı. Londralı "Live 8" ismiyle dünya çapında bir müzik organizasyonu tertipleyerek Afrika'nın açlarına tercüman oldu, onlar adına para toplandı. İkinci ihtimale gelince Irak'taki işgal sebebiyle yapılıyor olabilir. Böyle bile olsa saldırı terör olmaktan kurtulamaz. Irak dâvâsına fayda temin etmez, sadece düşman kazandırır. Üçüncü ihtimal, Avrupa'nın kendi iç hesaplaşması şeklinde görülebilir. Yahut bir başka sebeptir. Her ne ise. Neticede işinde-gücünde kimseler öldürülmüştür. Hiç bir haklı sebep bu neticeyi mazur, makul ve masum gösteremez. Küreselleşme, vahşi kapitalizm, adaletsizlik, tüketim toplumu, fakir-zengin uçurumu, merhametsizlik vs. son asırda dünyanın başına "terör" diye bir bela sarmıştır. 11 Eylül'de New York, İspanya, İstanbul ve sonunda Londra. Muhakkak sırada bir başka dünya şehri var. Hadisede izahı zor olan Londra polisinin tedbirsizliğidir. Teröristler, çok rahat çalışmışlar. Blair, zaferini yaşayamadan hüsran yaşadı. Londra'ya geçmiş olsun diyoruz. Ancak hiç kimse hiçbir şehir halkına "aman dikkat!" diyemiyor. Çünkü tehlikenin ne zaman ve nerede yaşanacağı meçhul. Öyleyse küreselleşen dünya kendine şunu sormalı: -Nerede hata yaptım ki bu bela karşıma çıktı?!.. Ne var ki bu sorulmayacak. Onun yerine saatler boyu konuşulacak, kilo metrelerce yazılacak. Bir zaman sonra hadise unutulacak. Her yer süt liman görülürken bir gün yine bir yerlerde patlama olacak. Keşke olmasa ama temenni tedbir değil ki.