24 Ocak 1993'te Uğur Mumcu, arabasına konmuş plastik bombanın patlamasıyla öldü. 17 Şubat 1993'te ise bindiği uçağın düşmesiyle Jan. Gnl. K. Eşref Bitlis, hayatını kaybetti. 17 Nisan 1993'te de Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya'da şüpheli bir şekilde vefat etti. 3 Ay içinde çok dikkat çekici üç ölüm. Üçü de faili meçhul kaldı. Yapanlar, hâlâ bilinmiyor. Turgut Özal, mezarından çıkartıldığı halde hiç bir netice alınamadı. Eşref Bitlis dâvâsı ise ne yazık ki zamanaşımına uğradı. O'nun vefatından evvel televziyondaki bir mülakatını hiç unutmadık. Güneydoğu problemine dair gayet mantıklı bir konuşma yapmaktaydı. Devlet görevlisi olup güneydoğuda sevilenlerin bir dönem Ankara'da sevilmediği anlaşılmakta. Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan da Eşref Bitlis gibi bölge halkı tarafından sevilmekteydi. 24 Ocak 2001 tarihinde emniyetten valiliğe giderken arabasına açılan ateş sonucu katledildi. O ateşi açanlar da meçhul şahsılar olarak kaldı. O karanlık yıllarda terör örgütünün bitmesini isteyen, Çekiçgüç'e dair bir şeyler diyen, uyuşturucuya dokunan, Jitem için konuşan hayatını kaybediyordu. Artık bu suikastler geçmişte kalmakta. Bir barış arayışındayız, 'terör bitecek, kan duracak' diye herkes ümitli. Uyuşturucu trafiği devam etse de diğerleri yok. Buna karşılık kanayan yaralar var. Sivas, Maraş, Çorum gibi kanlı hadiseler, muhafazakâr halkın üzerine yıkıldı. Halbuki birer tertipti. Onlar da faili meçhul kaldı. Uğur Mumcu suikasti de keza bir başka tarafa yıkılmak istendi. Diğerleri gibi Eşref Bitlis, Turgut Özal, Gaffar Okkan ve Muhsin Yazıcıoğlu ölümleri bugün de sisler arkasında. Eşref Bitlis dâvâsı, dosya savcılıkta olduğu halde delil temin edilemediğinden müruru zamana/zaman aşımına uğradı. Ümit ederiz öbürleri de aynı akıbete uğramaz. Eşref Bitlis'in düştüğü uçak, bir delil unsuru olduğu halde hurdacıya satılmış. "Niçin tedbir konmamış?" Hukukta tedbir denen bir müessese mevcut. Zamanaşımı, yargının ayıbıdır. Failler, üstelik de yargılanmadan affa uğramaktalar. Mağdurlar ise bir kere daha acıya boğulmakta. Böylece herkesin yaptığı yanına kâr kalmakta. Yargıda yeni bir tatbikat başlıyor: İşkence, insanlığa karşı işlenmiş suç kabul edildiğinden işkence suçlarında -çok yerinde olarak- zamanaşımı kaldırılmakta. Öyleyse suikastler neden zamanaşımına uğrar? Arabaya bomba koymak, uçak düşürmek, insan zehirlemek, pusu kurup kurşun yağdırmak, işkenceden daha mı basit suçtur? Adaleti hakkıyla tesis etme adına bütun bu ve benzer suçlardan zamanaşımı kaldırılmalı. AİHM mecbur kılmadan Eşref Bitlis dâvâsı da iade-i muhakeme/ yargının iade edilmesi yoluyla görülmeye başlanmalıdır.